2 Temmuz 2011 Cumartesi

Spiral Nasıl Takılır – Doğum Kontrolü doğum kontol yöntemleri, doğum kontrolü, korunma yöntemleri, Spirak Nasıl Çıkartılır, Spiral, spiral çıkarılması, spiral çıkartılması, Spiral Nasıl Takılır, spiral nedir, spiral rahim içi araç, Spiral Takılırken Acı verirmi, spiral takılması, Spiral Nasıl Takılır – Doğum Kontrolü

Spiralin döl yoluna bir doktor tarafından takılması gerekir. Spiral takılmadan önce genel bir muayene yapılır. Kadının gebe olup olmadığı kontrol edilir. İnce bir telile döl yatağının derinliği ölçülür. Durmu belirlenir. Bu işlemler yapılırken kadın rahatsızlık hissedebilir ancak acı duyulmaz.

Daha sonra spiral pistonlu küçük bir tübe yerleştirilir. Tüp döl yatağı kanalının içinden geçirilerek döl yatağına yerleştirilir. Piston itilerek spiral serbest bırakılınca döl yatağı çeperlerine dayanır. Tüp geri çekilir. Spiralin iplikleri, 3 cm lik kısmı döl yolunda kalacak şekilde kesilir. Bütün bu işlemler yalnızca bir kaç dakika sürer.

Spiral yerleştirildikten sonra, hafif karın sancısı ya da bel ağrısı duyulabilir. Kanama olabilir. Fakat bunlar uzun sürmez. Vücudunu kasan bir kadın da spiralin yerleştirilmesi daha sıkıntılı bir işlem olabilir. Kadın spiralin takılma aşamasında vücudunu gevşetmelidir. Spriralin çıkartılması aşaması ise, spiral özel bir aletle iplerden tutularak çekilir. Ama bu işlem de daime bir doktor tarafından yapılmalıdır.

doğum kontol yöntemleri, doğum kontrolü, korunma yöntemleri, Spirak Nasıl Çıkartılır, Spiral, spiral çıkarılması, spiral çıkartılması, Spiral Nasıl Takılır, spiral nedir, spiral rahim içi araç, Spiral Takılırken Acı verirmi, spiral takılması, Spiral Nasıl Takılır – Doğum Kontrolü

Hamileyken Kilo Vermek hamilelik ve diyet, hamilelikte aşırı kilolar, hamilelikte beslenme, hamileyken diyet yapma, hamileyken kilo verme, hamillelikte diyet, Hamileyken Kilo Vermek

Hamileyken kilo verin!

Yapılan bir araştırmada, aşırı şişman kadınların hamilelik döneminde sağlıklı diyet ve yaşam biçimi değişiklikleriyle kilolarının bir kısmını verebileceği belirtildi

Obstetrics & Gynecology dergisinde yayımlanan araştırmada, en azından obez kadınların bazılarının hamilelik döneminde kendilerine ve bebeklerine zarar vermeden kilolarını atabilecekleri kaydedilerek, obez kadınların hamileliklerinde kilo kaybetmelerinin, sezaryen ameliyatına ihtiyaç duyma riskini düşürmesinin de muhtemel olduğu vurgulandı.

İsveç’deki Linkoping Üniversitesinden Dr. Marie Blomberg ve ekibinin yaptığı yeni araştırmada, tıbbi kayıtlar incelenerek, 1993-2008 yıllarında 46 binden fazla obez hamile kadının doğum yaptığı belirlendi. Blomberg çalışmasında kadınları 3 obezite kategorisine ayırdı. Sınıf 1 obezitede vücut kitle endeksi 30-35 arasındaki kadınlar, sınıf 2 kategorisinde vücut kitle endeksi 35-40 arasındaki kadınlar, sınıf 3 kategorisinde ise vücut kitle endeksi 40 ve üzerindeki kadınlar yer aldı.

Blomberg’in son iki kategorisine giren kadınların Amerikan İlaç Enstitüsünün tavsiyesinden daha az kilo aldığı, hatta bazılarının kilo verdiği, büyük bebek doğurma ya da tavsiye edilen oranda kilo alan benzerlerine göre sezaryen ameliyatı geçirme ihtiyacının daha az olduğu ortaya çıktı. Araştırmacılar bulgularına rağmen, kadınları hamilelik döneminde kilo verdiren diyetlere başlamamaları konusunda uyararak, sağlıklı diyetler ve yaşam biçimi değişiklikleriyle ilgili olarak doktorlarıyla konuşmalarını önerdi. Amerikan İlaç Enstitüsü, obez kadınların hamileliklerinde 5-9 kilogram almaları gerektiğini bildiriyor.

Enstitü, normal kilolu kadınların ise 11,5-16 kilogram almalarını tavsiye ediyor. Bazı bilim adamları ise Enstitüyü, tavsiyelerinde farklı seviyelerdeki obeziteyi göz önüne almadığı için eleştiriyor. Vücut kitle endeksi, vücut ağırlığının boy uzunluğunun karesine bölünmesi ile elde ediliyor. 30 ve üzeri derecelerine göre obez olarak kabul ediliyor.

Kadınlarda Astım Hastalığında Doğum ve Sonrası astım, astım hastalığı, astım ve doğum, astım ve gebelik, kadınlarda astım, kadınlarda astım ve gebelik, Kadınlarda Astım Hastalığında Doğum ve Sonrası

Doğum ve Sonrası
Doktorunuz doğum esnasında sizi ve bebeğinizi monitörize ederek her şeyin yo­lunda olduğundan emin olmak isteyecektir. Bu esnada da astım ilaçlarınıza de­vam etmeniz gerekecektir. Eğer sezaryen planlanmışsa, doktorunuz genel anes­tezinin sizin için uygun olup olmadığını tekrar gözden geçirecektir. Gerekirse epidural-spinal anestezi ile ağrı kontrolü sağlanabilir. Aynı şekilde, vajinal do­ğum planlanmışsa, ağrısız olması için size önerilerde bulunulacaktır.

Bebeğinizi dünyaya getirdikten sonra, astım ilaçlarınızı veya dozlarını değiştir­meniz gerekebilir. Kimi hamile kadınlar, hamilelikleri süresince astımlarında değişiklik veya düzelme gözlemledikleri için bu tedavi disiplininden hemen kopuverir. Ancak unutmayın ki, var olan bir hastalık için önlem almazsanız, daha sonra kötüleşebilir. Dolayısıyla doktor ziyaretlerini doğum sonrasında da aksat­mayın.

Astımı olan anneler, doğumdan hemen sonra bebeklerini anne sütü ile emzirme­ye geçebilir. Teofilin kullanıyorsanız, süte geçip çocuğunuzu huzursuz edebile­ceğini bilmelisiniz. Aynı durum antihistaminik ilaçlar için de söz konusu.. Ay­rıca bu ilaçlar süt üretimini azaltabilir. Elbette ki sigara içmemeniz, hatta içilen ortamlarda bile bulunmamanız gerektiğini tekrar hatırlatmamıza gerek yok sa­nırız!

Riskli Hamilelikler gebelik öncesi diyabet, gebelik sonrası diyabet, gebelik ve diyabet, gebelik zehirlenmesi, gebelik zehirlenmesi nedir, gebelikte diyabet, hamilelik zehirlenmesi, riskli gebelik durumları, riskli gebelikler, riskli hamilelik, Riskli Hamilelikler

Günümüzde pek çok hamilelik sorunsuz bir şekilde tamamlanıyor ve anne bebeğini kucağına almanın mutluluğunu yaşıyor. Ancak bazı riskli durumlar var ki hem bebeğin hem de annenin sağlığını tehdit ediyor, hatta ölümlerine bile neden olabiliyor.

Hamilelikte yüksek risk oluşturan sorunlar anne adayında önceden var olabileceği gibi, hamilelikte de ortaya çıkabiliyor. Neyse ki anne adayına ait sağlık sorunlarına erken tanı konulduğu takdirde hamilelik sağlıklı bir şekilde sürebiliyor. Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Doç. Dr. Derya Eroğlu, hamilelikteki en riskli 3 durumu ve çözüm yollarını şöyle özetliyor:

1. Hamileliğe bağlı diyabet

Hamileliğe bağlı diyabet 100 anne adayından yüzde 3-5’inde görülen ciddi bir sorun. İri bebek, doğumda omuz takılması (doğum travması), yenidoğanda solunum sıkıntısı, yenidoğanda kan şekeri ve kalsiyum seviyesinde düşme, sarılık, erken doğum, anne karnında ölüm (kan şekerinin diyetle düzenlenemediği hamilelerde), çocukluk çağı diyabeti ve obezite hamilelik diyabetinin bebekte neden olduğu sorunlardan. Anne adayları da hamileliğe bağlı diyabette şu risklerle karşı karşıya kalıyor: Düşük, preeklampsi (gebelik zehirlenmesi), enfeksiyonlar, zor doğum, vakum ya da sezaryen doğum, doğum sonrası kanama. Hamilelikte ortaya çıkan diyabet, uzun dönemde annede diyabet ve metabolik sendrom gibi ciddi tablolar.

Diyabetik diyet, egzersiz ve gerekirse insülin tedavisi öneriliyor.

2. Hamilelik öncesi diyabet

Hamilelik öncesi diyabet, düşük riskinde artma, erken doğum, doğumsal özürler, anne karnında bebek ölümü, amniyon sıvısının artması, yenidoğanın solunum sıkıntısı, yenidoğanda kan şekeri ve kalsiyum seviyesinde düşme, bebeğin kanında bilirubin seviyesinde artma ve sarılık, kalpte genişleme, bebekte diyabet riski ve bebek büyümesinde gerilik gibi pek çok sağlık sorununa yol açıyor. Bu hastalık aynı zamanda annenin sağlığını da tehdit ediyor. Diyabetik böbrek ve göz hastalığı, diyabetik sinir harabiyeti, gebelik zehirlenmesi ve enfeksiyonlar, annede en sık görülen sorunları oluşturuyor.

Hem bebeğin hem de annenin sağlığını riske atmamak için hamilelik öncesinde mutlaka bir kadın doğum hekimine ve endokrinoloji uzmanına başvurulmalı. Uygun tedaviyle gebelik öncesi kan şekeri ideal seviyede tutulduğu takdirde sağlıklı bir hamilelik geçirilebiliyor. Hemoglobin A1C denilen son 4-8 haftadaki kan şekeri seviyeleri hakkında fikir veren parametrenin ideal seviyede olması gerekiyor. Nöral tüp defekti riskini azaltmak için 400 mikrogram/gün folik asit alması öneriliyor.

3. Hamilelik zehirlenmesi

Anne adayının tansiyonunun 140/90 mmHg ve üzeri ve beraberinde idrarda protein kaçağı olmasına preeklampsi, bir başka deyişle gebelik zehirlenmesi deniyor. Genel popülasyonda yüzde 6-8 sıklıkla rastlanan hamilelik zehirlenmesi annede beyin kanaması ve beyin hasarı, akciğer ödemi, böbrek yetmezliği, kalp yetmezliği ve karaciğer yetmezliğine hatta ölüme bile yol açabiliyor. Erken doğuma bağlı sorunlar, anne karnında gelişme geriliği ve ölüm ise hamilelik zehirlenmesinin bebekte yol açtığı sorunları oluşturuyor.

Hafif preeklampside anne adayına yatak istirahati öneriliyor. Düşük risk gruplu hastalar kontrollü şartlar altında ayaktan takip edilebiliyor. 37. gebelik haftasının üzerindeki vakalarda, rahim ağzı doğum için uygun olduğunda, annede ciddi bulgular oluşursa veya bebekte kötülük hali varlığında doğum yaptırılıyor. Ciddi preeklampside, 34. gebelik haftasının üzerindeki vakalarda doğum gerçekleştiriliyor. 34. haftanın altındaki hastalarda ise kontrol edilemeyen şiddetli yüksek tansiyon, eklampsi (preeklampsi ve nöbet), karaciğer ve böbrek fonksiyonlarında bozulma, karın ağrısı, inatçı baş ağrısı ve görme semptomları varsa yine doğuma karar veriliyor.

Yakın takiple sorunsuz hamilelik mümkün

Eroğlu, hamilelik süresince yapılan bazı testlerin yaşamsal önem taşıdığını belirterek, hamileliğin 18-23. haftalarında yapılan detaylı fetal ultrasonografik inceleme ile bebeğin dış ve iç anatomisinin değerlendirildiğini ve doğumdaki ağır yapısal anomalilerin önemli bir kısmının saptanabildiğini söylüyor. Hamileliğin 11-14. haftalarında yapılan ense kalınlığı ölçümü ve ikili kombine testin de kromozom anomalisi, bazı sendromlar, doğumsal kalp hastalıkları ve ikiz gebeliklerdeki bazı sorunlar için olası riski önceden belirleyebildiğine dikkat çeken Eroğlu sözlerini şöyle noktalıyor: “Yüksek riskli hamilelere tanı koymak için bazı durumlarda koryon villus örneklemesi (plasentadan örnek alınması), amniyosentez (bebeğin içinde bulunduğu kesedeki sudan örnek alınması) veya kordosentez (bebeğin kordonundan kan alınması) gibi girişimler yapılması gerekebiliyor.”

Kaynak : HÜRRİYET PORTAL

gebelik öncesi diyabet, gebelik sonrası diyabet, gebelik ve diyabet, gebelik zehirlenmesi, gebelik zehirlenmesi nedir, gebelikte diyabet, hamilelik zehirlenmesi, riskli gebelik durumları, riskli gebelikler, riskli hamilelik, Riskli Hamilelikler

Emzirme Göğüslerin Biçini Bozar mı emzirme döneminden sonra göğüsler sarkarmı, emzirme ve göğüs bakımı, göğüs estetiği, göğüs sarkması, Emzirme Göğüslerin Biçini Bozar mı

Emzirme Göğüslerin Biçini Bozar mı?
Gebelik ve emzirme srasında göğüsler büyür, ciltte ve destek kaslarında gerilmeler olur. Göğüs destek kaslarına daha fazla ağırlık biner. Bir çok kadında göğüsler doğum sonrasında eski biçim ve büyüklüğünü alır. Kimi kadınlarda ise emzirme dönemi sonrasında, göğüsler gevşer ve sarkar. göğüslerin gevşeme ve sarkma yatkınlığını gidermek için, bazı önlemler alınabilir. Beden hareketleri ve kimi göğüs hareketleri bu önlemlerden biridir. (www.saglikcini.com)

Emzirme döneminde iyi bir sütyenle göğüslere destek sağlanmalıdır. Sütyenin gece gündüz takılması daha yararlıdır. ancak sütyen takmak göğüsleri destekleyen kasların tembelleşmesine engel olmaz. tembelliği önlemek için hergün birkaç dakika göğüs destek kaslarını güçlendirecek biçimde egzersiz yapılması gerekir. göğüs cildinin yumuşaklığını korumak için cilt kremi kullanılabilir.

emzirme döneminden sonra göğüsler sarkarmı, emzirme ve göğüs bakımı, göğüs estetiği, göğüs sarkması, Emzirme Göğüslerin Biçini Bozar mı
e Devlet e Devlet google plus e devlet e devlet google+ glus google google+