2 Temmuz 2011 Cumartesi

Spiral Nasıl Takılır – Doğum Kontrolü doğum kontol yöntemleri, doğum kontrolü, korunma yöntemleri, Spirak Nasıl Çıkartılır, Spiral, spiral çıkarılması, spiral çıkartılması, Spiral Nasıl Takılır, spiral nedir, spiral rahim içi araç, Spiral Takılırken Acı verirmi, spiral takılması, Spiral Nasıl Takılır – Doğum Kontrolü

Spiralin döl yoluna bir doktor tarafından takılması gerekir. Spiral takılmadan önce genel bir muayene yapılır. Kadının gebe olup olmadığı kontrol edilir. İnce bir telile döl yatağının derinliği ölçülür. Durmu belirlenir. Bu işlemler yapılırken kadın rahatsızlık hissedebilir ancak acı duyulmaz.

Daha sonra spiral pistonlu küçük bir tübe yerleştirilir. Tüp döl yatağı kanalının içinden geçirilerek döl yatağına yerleştirilir. Piston itilerek spiral serbest bırakılınca döl yatağı çeperlerine dayanır. Tüp geri çekilir. Spiralin iplikleri, 3 cm lik kısmı döl yolunda kalacak şekilde kesilir. Bütün bu işlemler yalnızca bir kaç dakika sürer.

Spiral yerleştirildikten sonra, hafif karın sancısı ya da bel ağrısı duyulabilir. Kanama olabilir. Fakat bunlar uzun sürmez. Vücudunu kasan bir kadın da spiralin yerleştirilmesi daha sıkıntılı bir işlem olabilir. Kadın spiralin takılma aşamasında vücudunu gevşetmelidir. Spriralin çıkartılması aşaması ise, spiral özel bir aletle iplerden tutularak çekilir. Ama bu işlem de daime bir doktor tarafından yapılmalıdır.

doğum kontol yöntemleri, doğum kontrolü, korunma yöntemleri, Spirak Nasıl Çıkartılır, Spiral, spiral çıkarılması, spiral çıkartılması, Spiral Nasıl Takılır, spiral nedir, spiral rahim içi araç, Spiral Takılırken Acı verirmi, spiral takılması, Spiral Nasıl Takılır – Doğum Kontrolü

Hamileyken Kilo Vermek hamilelik ve diyet, hamilelikte aşırı kilolar, hamilelikte beslenme, hamileyken diyet yapma, hamileyken kilo verme, hamillelikte diyet, Hamileyken Kilo Vermek

Hamileyken kilo verin!

Yapılan bir araştırmada, aşırı şişman kadınların hamilelik döneminde sağlıklı diyet ve yaşam biçimi değişiklikleriyle kilolarının bir kısmını verebileceği belirtildi

Obstetrics & Gynecology dergisinde yayımlanan araştırmada, en azından obez kadınların bazılarının hamilelik döneminde kendilerine ve bebeklerine zarar vermeden kilolarını atabilecekleri kaydedilerek, obez kadınların hamileliklerinde kilo kaybetmelerinin, sezaryen ameliyatına ihtiyaç duyma riskini düşürmesinin de muhtemel olduğu vurgulandı.

İsveç’deki Linkoping Üniversitesinden Dr. Marie Blomberg ve ekibinin yaptığı yeni araştırmada, tıbbi kayıtlar incelenerek, 1993-2008 yıllarında 46 binden fazla obez hamile kadının doğum yaptığı belirlendi. Blomberg çalışmasında kadınları 3 obezite kategorisine ayırdı. Sınıf 1 obezitede vücut kitle endeksi 30-35 arasındaki kadınlar, sınıf 2 kategorisinde vücut kitle endeksi 35-40 arasındaki kadınlar, sınıf 3 kategorisinde ise vücut kitle endeksi 40 ve üzerindeki kadınlar yer aldı.

Blomberg’in son iki kategorisine giren kadınların Amerikan İlaç Enstitüsünün tavsiyesinden daha az kilo aldığı, hatta bazılarının kilo verdiği, büyük bebek doğurma ya da tavsiye edilen oranda kilo alan benzerlerine göre sezaryen ameliyatı geçirme ihtiyacının daha az olduğu ortaya çıktı. Araştırmacılar bulgularına rağmen, kadınları hamilelik döneminde kilo verdiren diyetlere başlamamaları konusunda uyararak, sağlıklı diyetler ve yaşam biçimi değişiklikleriyle ilgili olarak doktorlarıyla konuşmalarını önerdi. Amerikan İlaç Enstitüsü, obez kadınların hamileliklerinde 5-9 kilogram almaları gerektiğini bildiriyor.

Enstitü, normal kilolu kadınların ise 11,5-16 kilogram almalarını tavsiye ediyor. Bazı bilim adamları ise Enstitüyü, tavsiyelerinde farklı seviyelerdeki obeziteyi göz önüne almadığı için eleştiriyor. Vücut kitle endeksi, vücut ağırlığının boy uzunluğunun karesine bölünmesi ile elde ediliyor. 30 ve üzeri derecelerine göre obez olarak kabul ediliyor.

Kadınlarda Astım Hastalığında Doğum ve Sonrası astım, astım hastalığı, astım ve doğum, astım ve gebelik, kadınlarda astım, kadınlarda astım ve gebelik, Kadınlarda Astım Hastalığında Doğum ve Sonrası

Doğum ve Sonrası
Doktorunuz doğum esnasında sizi ve bebeğinizi monitörize ederek her şeyin yo­lunda olduğundan emin olmak isteyecektir. Bu esnada da astım ilaçlarınıza de­vam etmeniz gerekecektir. Eğer sezaryen planlanmışsa, doktorunuz genel anes­tezinin sizin için uygun olup olmadığını tekrar gözden geçirecektir. Gerekirse epidural-spinal anestezi ile ağrı kontrolü sağlanabilir. Aynı şekilde, vajinal do­ğum planlanmışsa, ağrısız olması için size önerilerde bulunulacaktır.

Bebeğinizi dünyaya getirdikten sonra, astım ilaçlarınızı veya dozlarını değiştir­meniz gerekebilir. Kimi hamile kadınlar, hamilelikleri süresince astımlarında değişiklik veya düzelme gözlemledikleri için bu tedavi disiplininden hemen kopuverir. Ancak unutmayın ki, var olan bir hastalık için önlem almazsanız, daha sonra kötüleşebilir. Dolayısıyla doktor ziyaretlerini doğum sonrasında da aksat­mayın.

Astımı olan anneler, doğumdan hemen sonra bebeklerini anne sütü ile emzirme­ye geçebilir. Teofilin kullanıyorsanız, süte geçip çocuğunuzu huzursuz edebile­ceğini bilmelisiniz. Aynı durum antihistaminik ilaçlar için de söz konusu.. Ay­rıca bu ilaçlar süt üretimini azaltabilir. Elbette ki sigara içmemeniz, hatta içilen ortamlarda bile bulunmamanız gerektiğini tekrar hatırlatmamıza gerek yok sa­nırız!

Riskli Hamilelikler gebelik öncesi diyabet, gebelik sonrası diyabet, gebelik ve diyabet, gebelik zehirlenmesi, gebelik zehirlenmesi nedir, gebelikte diyabet, hamilelik zehirlenmesi, riskli gebelik durumları, riskli gebelikler, riskli hamilelik, Riskli Hamilelikler

Günümüzde pek çok hamilelik sorunsuz bir şekilde tamamlanıyor ve anne bebeğini kucağına almanın mutluluğunu yaşıyor. Ancak bazı riskli durumlar var ki hem bebeğin hem de annenin sağlığını tehdit ediyor, hatta ölümlerine bile neden olabiliyor.

Hamilelikte yüksek risk oluşturan sorunlar anne adayında önceden var olabileceği gibi, hamilelikte de ortaya çıkabiliyor. Neyse ki anne adayına ait sağlık sorunlarına erken tanı konulduğu takdirde hamilelik sağlıklı bir şekilde sürebiliyor. Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Doç. Dr. Derya Eroğlu, hamilelikteki en riskli 3 durumu ve çözüm yollarını şöyle özetliyor:

1. Hamileliğe bağlı diyabet

Hamileliğe bağlı diyabet 100 anne adayından yüzde 3-5’inde görülen ciddi bir sorun. İri bebek, doğumda omuz takılması (doğum travması), yenidoğanda solunum sıkıntısı, yenidoğanda kan şekeri ve kalsiyum seviyesinde düşme, sarılık, erken doğum, anne karnında ölüm (kan şekerinin diyetle düzenlenemediği hamilelerde), çocukluk çağı diyabeti ve obezite hamilelik diyabetinin bebekte neden olduğu sorunlardan. Anne adayları da hamileliğe bağlı diyabette şu risklerle karşı karşıya kalıyor: Düşük, preeklampsi (gebelik zehirlenmesi), enfeksiyonlar, zor doğum, vakum ya da sezaryen doğum, doğum sonrası kanama. Hamilelikte ortaya çıkan diyabet, uzun dönemde annede diyabet ve metabolik sendrom gibi ciddi tablolar.

Diyabetik diyet, egzersiz ve gerekirse insülin tedavisi öneriliyor.

2. Hamilelik öncesi diyabet

Hamilelik öncesi diyabet, düşük riskinde artma, erken doğum, doğumsal özürler, anne karnında bebek ölümü, amniyon sıvısının artması, yenidoğanın solunum sıkıntısı, yenidoğanda kan şekeri ve kalsiyum seviyesinde düşme, bebeğin kanında bilirubin seviyesinde artma ve sarılık, kalpte genişleme, bebekte diyabet riski ve bebek büyümesinde gerilik gibi pek çok sağlık sorununa yol açıyor. Bu hastalık aynı zamanda annenin sağlığını da tehdit ediyor. Diyabetik böbrek ve göz hastalığı, diyabetik sinir harabiyeti, gebelik zehirlenmesi ve enfeksiyonlar, annede en sık görülen sorunları oluşturuyor.

Hem bebeğin hem de annenin sağlığını riske atmamak için hamilelik öncesinde mutlaka bir kadın doğum hekimine ve endokrinoloji uzmanına başvurulmalı. Uygun tedaviyle gebelik öncesi kan şekeri ideal seviyede tutulduğu takdirde sağlıklı bir hamilelik geçirilebiliyor. Hemoglobin A1C denilen son 4-8 haftadaki kan şekeri seviyeleri hakkında fikir veren parametrenin ideal seviyede olması gerekiyor. Nöral tüp defekti riskini azaltmak için 400 mikrogram/gün folik asit alması öneriliyor.

3. Hamilelik zehirlenmesi

Anne adayının tansiyonunun 140/90 mmHg ve üzeri ve beraberinde idrarda protein kaçağı olmasına preeklampsi, bir başka deyişle gebelik zehirlenmesi deniyor. Genel popülasyonda yüzde 6-8 sıklıkla rastlanan hamilelik zehirlenmesi annede beyin kanaması ve beyin hasarı, akciğer ödemi, böbrek yetmezliği, kalp yetmezliği ve karaciğer yetmezliğine hatta ölüme bile yol açabiliyor. Erken doğuma bağlı sorunlar, anne karnında gelişme geriliği ve ölüm ise hamilelik zehirlenmesinin bebekte yol açtığı sorunları oluşturuyor.

Hafif preeklampside anne adayına yatak istirahati öneriliyor. Düşük risk gruplu hastalar kontrollü şartlar altında ayaktan takip edilebiliyor. 37. gebelik haftasının üzerindeki vakalarda, rahim ağzı doğum için uygun olduğunda, annede ciddi bulgular oluşursa veya bebekte kötülük hali varlığında doğum yaptırılıyor. Ciddi preeklampside, 34. gebelik haftasının üzerindeki vakalarda doğum gerçekleştiriliyor. 34. haftanın altındaki hastalarda ise kontrol edilemeyen şiddetli yüksek tansiyon, eklampsi (preeklampsi ve nöbet), karaciğer ve böbrek fonksiyonlarında bozulma, karın ağrısı, inatçı baş ağrısı ve görme semptomları varsa yine doğuma karar veriliyor.

Yakın takiple sorunsuz hamilelik mümkün

Eroğlu, hamilelik süresince yapılan bazı testlerin yaşamsal önem taşıdığını belirterek, hamileliğin 18-23. haftalarında yapılan detaylı fetal ultrasonografik inceleme ile bebeğin dış ve iç anatomisinin değerlendirildiğini ve doğumdaki ağır yapısal anomalilerin önemli bir kısmının saptanabildiğini söylüyor. Hamileliğin 11-14. haftalarında yapılan ense kalınlığı ölçümü ve ikili kombine testin de kromozom anomalisi, bazı sendromlar, doğumsal kalp hastalıkları ve ikiz gebeliklerdeki bazı sorunlar için olası riski önceden belirleyebildiğine dikkat çeken Eroğlu sözlerini şöyle noktalıyor: “Yüksek riskli hamilelere tanı koymak için bazı durumlarda koryon villus örneklemesi (plasentadan örnek alınması), amniyosentez (bebeğin içinde bulunduğu kesedeki sudan örnek alınması) veya kordosentez (bebeğin kordonundan kan alınması) gibi girişimler yapılması gerekebiliyor.”

Kaynak : HÜRRİYET PORTAL

gebelik öncesi diyabet, gebelik sonrası diyabet, gebelik ve diyabet, gebelik zehirlenmesi, gebelik zehirlenmesi nedir, gebelikte diyabet, hamilelik zehirlenmesi, riskli gebelik durumları, riskli gebelikler, riskli hamilelik, Riskli Hamilelikler

Emzirme Göğüslerin Biçini Bozar mı emzirme döneminden sonra göğüsler sarkarmı, emzirme ve göğüs bakımı, göğüs estetiği, göğüs sarkması, Emzirme Göğüslerin Biçini Bozar mı

Emzirme Göğüslerin Biçini Bozar mı?
Gebelik ve emzirme srasında göğüsler büyür, ciltte ve destek kaslarında gerilmeler olur. Göğüs destek kaslarına daha fazla ağırlık biner. Bir çok kadında göğüsler doğum sonrasında eski biçim ve büyüklüğünü alır. Kimi kadınlarda ise emzirme dönemi sonrasında, göğüsler gevşer ve sarkar. göğüslerin gevşeme ve sarkma yatkınlığını gidermek için, bazı önlemler alınabilir. Beden hareketleri ve kimi göğüs hareketleri bu önlemlerden biridir. (www.saglikcini.com)

Emzirme döneminde iyi bir sütyenle göğüslere destek sağlanmalıdır. Sütyenin gece gündüz takılması daha yararlıdır. ancak sütyen takmak göğüsleri destekleyen kasların tembelleşmesine engel olmaz. tembelliği önlemek için hergün birkaç dakika göğüs destek kaslarını güçlendirecek biçimde egzersiz yapılması gerekir. göğüs cildinin yumuşaklığını korumak için cilt kremi kullanılabilir.

emzirme döneminden sonra göğüsler sarkarmı, emzirme ve göğüs bakımı, göğüs estetiği, göğüs sarkması, Emzirme Göğüslerin Biçini Bozar mı

Mini Tüp Bebek Yöntemi bebek sahibi olabilmek için yeni tüp bebek yöntemleri, hamile kalma yöntemleri, Mini Tüp Bebek Yöntemi, Mini Tüp Bebek Yöntemi nasıl uygulanır, Mini Tüp Bebek Yöntemi nedir, Mini Tüp Bebek Yöntemi

Çocuk sahibi olmak için yeni umut

Bebek sahibi olma olasılığı çok düşük ve normal tüp bebek yöntemiyle şans bulamayan hastalara uygulanan “mini tüp bebek” yöntemiyle, gebelik ihtimalinin artırıldığı bildirildi.
Kent Hastanesi Tüp Bebek Merkezi ekibinden Operatör Dr. İsrael Aruh, bu yöntemi deneyerek ikiz bebek bekleyen Derya ve Sıtkı Barlak çiftinin katıldığı bir basın toplantısı düzenledi.

Japonya’da bulunan tüp bebek merkezi Kato Ladies Clinic’te tedavinin eğitimini alan ve yönteme ilişkin bilgiler veren Dr. Aruh, “Mini tüp bebek, yumurta rezervinin azalmasından dolayı şansı çok düşük olan durumlarda, normal tüp bebek uygulamalarına göre komplikasyon oranı ve uygulama maliyeti çok düşük bir yöntem. Gebelik ihtimalini artırdığı için uygulanıyor ve çok başarılı sonuçlar alıyoruz” dedi.

Dr. Aruh, tedavinin temelinde, düzenli adet gören kadınların her ay ürettikleri yumurtaların, normal tüp bebek yönteminde kullanılan ilaçlar nedeniyle yüksek dozda hormona maruz kalan yumurtalara göre daha kaliteli olduğu mantığının yattığını söyledi.

Bu yöntemde tedavide gerekli yumurtanın doğal olarak elde edilmesinin amaçlandığını kaydeden Dr. Aruh, şu bilgileri verdi:
“Amaç, düzenli adet görüp, FSH hormonu (Folikül Stimulan Hormon) yüksek diye tüp bebek deneme şansı bulamayan veya defalarca denemelerine rağmen embriyo elde edilemeyen ya da kötü kalite embriyolara sahip olmuş olgularda daha iyi kalitede embriyolar elde edilebilmektedir. Bu da bu tür umudu çok düşük hastalar için gebelik şansı yaratmaktadır. Bu tip vakalarda bir diğer yaklaşım da arka arkaya yapılan mini tüp bebek denemeleriyle elde edilen embriyonları dondurup biriktirmektir. Bu, zamana karşı yarışan düşük rezervli hastaların zaman kaybını engeller.”

Dr. Aruh, bu yöntemde normal tüp bebek yöntemine göre çok az ilaç verildiğini, amacın yumurta sayısını artırmak değil, var olan yumurtaları korumak olduğunu belirterek, “Bu yöntemin maliyeti normal tüp bebek uygulamasına göre 5’te bir, 6’da bir daha ucuz” dedi.

-ÜÇÜNCÜ TEDAVİDE HAMİLE KALDI-

Hastanede mini tüp bebek tedavisi ilk kez uygulanarak başarılı sonuç alınan ve şu anda hamileliğinin 28. haftasında bulunan Derya Barlak (39), daha önce iki farklı merkezde normal tüp bebek tedavisi gördüğünü ancak ikisinden de sonuç alınamadığını anlatarak, “Umudu kesmiştik. Mucize gibi. Hocamıza çok güvendik ve bu yöntem için iki yıl bekledik. Çünkü FSH hormonu çok yüksekti, düşmesini bekledik” dedi.

Bodrum’da esnaf olduğunu ifade eden Sıtkı Barlak da (42), beş yıl önce evlendiklerini, doğal yollarla bebek sahibi olamadıklarını görünce tüp bebek denediklerini, sonuç alamayınca da Dr. İsrael Aruh’a başvurduklarını anlattı.

Sıtkı Barlak, “Artık umudu öyle kesmiştim ki eşimi sırf morali düzelsin diye tedaviye gönderir olmuştum. Bu yeni yöntemi öğrendiğimizde ise hemen kabul ettik. Şimdi mutluluğumuzu ifade edecek kelime bulamıyoruz” diye konuştu.

posta.com.tr

bebek sahibi olabilmek için yeni tüp bebek yöntemleri, hamile kalma yöntemleri, Mini Tüp Bebek Yöntemi, Mini Tüp Bebek Yöntemi nasıl uygulanır, Mini Tüp Bebek Yöntemi nedir, Mini Tüp Bebek Yöntemi

Hamile Kalabilmek İçin Dikkat Edilmesi Gerekenler adet döneminde hamile kalınır mı, Bir kadın hamileliğe kaç ay önceden hazırlanmalı, Çocuk sahibi olmak için ne zaman cinsel ilişkide bulunulmalı, Doğum kontrol yöntemini keser kesmez hamile kalmak mümkün mü, gebe kalmak için neler yapılmalı, gebe kalmak için yapilmasi gerekenler, gebelik günleri, hamile kalamıyorum, hamile kalma günleri, hamile kalmak için en uygun zaman, hamile kalmak için ne yapılmalı, hamile kalmak için ne yapmalı, hamilelikte riskli günler, istediğiniz günden hemen sonra hamile kalabilir misiniz, Kız ya da erkek çocuk yapmanın kuralları var mı, Ne sürede çocuk olmazsa çift sorun olduğundan şüphelenmeli, oğurganlığı artırıcı özel yöntemler var mı, Hamile Kalabilmek İçin Dikkat Edilmesi Gerekenler

Kendinizi artık çocuk yapmaya hazır hissediyorsanız cinsel hayatınızı yeniden programlayın. Adetleri düzenli olan bir kadında hamile kalmak için en uygun dönem, adetin ilk gününden itibaren 11 ila 17′nci günler arasıdır. Eğer bu günlerde cinsel ilişkiye girerseniz hamile kalma şansınız artar..

ANNELİĞE ADIM ADIM HAZIRLANIN
* Çocuk yapmaya hazır mısınız?
* Peki istediğiniz günden hemen sonra hamile kalabilir misiniz?
* Doğum kontrol yöntemini keser kesmez hamile kalmak mümkün mü?
* Hamilelik planlanmalı mı yoksa sürpriz şekilde ortaya çıkmasını mı beklemek lazım?
* Kız ya da erkek çocuk yapmanın kuralları var mı?
* Anne olmaya fiziki olarak hazır mısınız, şu sıralar neler yiyorsunuz?
* Acaba test mi yaptırmalısınız?
* Doğurganlığı artırıcı özel yöntemler var mı?
Hamileliğe sizi adım adım hazırlayacak tüm formülleri konunun uzmanı doktorlar verdi.
Bu hafta boyunca GÜNAYDIN’da…

Marmara Üniversitesi Kadın Sağlığı ve Hastalıkları Öğretim Üyesi Prof. Dr. Neşe Kavak; hamileliğe hazırlanma yöntemlerini anlattı:

* Sizce en sağlıklısı planlı hamilelik mi, yoksa sürpriz olanı mı?
Planlı hamilelik hem kadın hem de bebek için en sağlıklısıdır. Doğum kontrol hapını bırakır bırakmaz hamile kalan kişilerin bebeklerinde kromozom anomalisi olma ihtimali yüksek olduğu için, hapların bırakılmasından en az 3 ay sonra hamile kalınmalıdır.

* Bir kadın hamileliğe kaç ay önceden hazırlanmalı?
Öncelikle kadın fiziksel ve ruhsal açıdan anneliğe hazır olmalı. Özellikle doğum kontrol hapları kullanan kadınlar en az 3 ay önce hapları bırakmalı, geçen sürede kontrollü cinsel ilişkide bulunmalı. Hamile kalmadan 2 ay öncesinden başlayıp, hamileliğin ilk 3 ayında da devam edecek şekilde günde 0.4 mg. folik asit kullanımı, bebekte sinir sisteminde problem olma ihtimalini yüzde 80 azaltır. Eğer annenin daha önce böyle problemli bebeği varsa folik asit kullanımının günde 4 mg. olması gerekir. Bir ailede daha önceden sinir sistemi sorunlu bebek varsa; bir sonraki gebelikte kadının yine aynı problemle bebek doğurma ihtimali yüzde 3-5 daha fazla artmıştır.

YATAKTA BİRAZ BEKLEYİN
* Hamileliğe hazırlık için neler yapmalı?
Anne adayı üç ay öncesinden genel bir check-up’tan geçip, smear testi ve jinekolojik muayene yaptırmalı. Türk kadınlarının büyük kısmında anemi (kansızlık) olduğu için anemi araştırması yapılmalı. Anemisi varsa hamilelik öncesi normal seviyeye getirilmeli. Enfeksiyon hastalıkları açısından da anne adayı taranmalı. Hepatit B, C, HIV ve kızamıkçık virüsleri bizim için gebelikteki en büyük sorunlardır. Eğer annenin kızamıkçık açısından bağışıklığı yoksa mutlaka kızamıkçık aşısı yapılmalı. Bu da hamile kalmadan en az 6 ay önce planlanmalı. Eğer hamilelikte kızamıkçık geçirilirse; bebekte ağır sakatlıklara yol açmaması için gebeliğin sonlandırılması gerekebilir. Bu arada kadın sigara ve alkol gibi alışkanlıklardan kendini uzaklaştırmalı. Eğer ağır bir iş hayatında çalışıyorsa bunu yeniden organize etmeli.

* Ne sürede çocuk olmazsa çift sorun olduğundan şüphelenmeli?
Normalde bir sene korunmamasına rağmen çiftin çocuğu olmamışsa ‘neden olmuyor’ diye araştırmaya başlaması gerekiyor. Anne ve babanın yaşı eğer 35 ve üzerinde ise gebe kalma süresi 6-8 aya iner. Sonrasında zaman kaybedilmeden uzman bir hekimden yardım alınmalı.

* Çocuk sahibi olmak için ne zaman seks yapmalı?
Adetleri düzenli olan bir kadında, hamile kalmak için en uygun dönem; adetin ilk gününden itibaren 11 ila 17′nci günler arasıdır. Bu günlerde cinsel ilişkiye girmek hamile kalma olasılığını arttırır. Cinsel ilişkiden sonra hemen yataktan kalmamak, vajinanın yıkanmaması gibi yöntemler de hamileliğin oluşmasında etkilidir.

HER GECE SEKS GEREKMEZ
* Her gün seks yapmak çocuk ihtimalini artırır mı?
Önemli olan kadının yumurtlama dönemine yakın günlerde cinsel ilişkinin yaşanmasıdır. Her gece ya da gün aşırı seks yapılması, sonucu etkilemez. Adetleri düzensiz olan kadınlarda yumurtlama gününü tam olarak tayin etmek güç olabilir. O zaman vücut sıcaklığını ölçmek, işe yarayan bir işlem olabilir. Yumurtlamadan hemen sonra vücut sıcaklığı arttığı için adet dönemi test edilebilir. Bunu takiben 11 ila 17′nci günler arasında cinsel ilişkiye girildiğinde gebelik elde edilme olasılığı yükselir.

* Çocuk yapmak için özel afrodizyaklar faydalı olur mu?
Birtakım bilimsel araştırmalar; kız çocuk isteyen anne babaların hamile kalınmadan 4-5 ay önce vitamin ağırlıklı beslenmesinin etkili olduğunu gösterdi. Hem anne hem babanın protein ağırlıklı diyet yapmasının ise çiftin erkek çocuk ihtimalini arttırdığı söyleniyor.


adet döneminde hamile kalınır mı, Bir kadın hamileliğe kaç ay önceden hazırlanmalı, Çocuk sahibi olmak için ne zaman cinsel ilişkide bulunulmalı, Doğum kontrol yöntemini keser kesmez hamile kalmak mümkün mü, gebe kalmak için neler yapılmalı, gebe kalmak için yapilmasi gerekenler, gebelik günleri, hamile kalamıyorum, hamile kalma günleri, hamile kalmak için en uygun zaman, hamile kalmak için ne yapılmalı, hamile kalmak için ne yapmalı, hamilelikte riskli günler, istediğiniz günden hemen sonra hamile kalabilir misiniz, Kız ya da erkek çocuk yapmanın kuralları var mı, Ne sürede çocuk olmazsa çift sorun olduğundan şüphelenmeli, oğurganlığı artırıcı özel yöntemler var mı, Hamile Kalabilmek İçin Dikkat Edilmesi Gerekenler

Ertesi Gün Hapı Nedir Ertesi Gün Hapı, Ertesi Gün Hapı nasıl kullanılır, Ertesi günü hapı yan etkileri nelerdir, Ertesi Gün Hapı Nedir

Kadınların en çok istediği ve en çok tedirgin olduğu konulardan birisi de sanıyoruz ki bebek sahibi olmaktır. Fakat farklı sebeplerden ötürü belirli dönemlerde çiftler bebek sahibi olmak istemeyebilirler. Bunun sebebi henüz erken olduğunu düşünmeleri ya da mesleki şartların zorluğundan ötürü çiftlerin bebek sahibi olma düşüncesini erteleme olabilir.

Fakat cinsellik bilgisayar programı gibi istenildiği gibi yönetilen bir kavram değil, duygusal bir dürtüdür. Bu yüzden kimi zaman eşinizle cinsel ilişkilerinizde doğum kontrol hapı almayı unutabilirsiniz ya da bebek sahibi olmak istemediğiniz için kullandığınız prezervatif yırtılabilir. Bu durumlarda umutsuzluğa düşmenize gerek yok.

ertesi gün hapı

Eczanelerden reçete ile edinebileceğiniz ertesi gün hapı ile artık cinsel ilişki sonrasında ilk 72 saat içerisinde de kendinizi koruma altına alabiliyorsunuz. Ne kadar erken kullanılırsa o kadar etkili olan bu ertesi günü hapı ile istenmedik durumlarla karşılaşma olasılığınızı minimize edebilirsiniz…

Ertesi gün hapı nedir?

Doğum kontrol hapı gibi olarak da değerlendirebileceğiniz ertesi gün hapı, adından da anlaşılacağı üzere cinsel ilişki sonrasında beklenmedik durumlara karşı kullanılmaktadır. Doğum kontrol hapından farklı olarak cinsel ilişki sonrasında kullanılmaktadır.

Ertesi günü hapı yan etkileri nelerdir?

Özel bir yan etkisi olmadığını belirten üretim firmaları; fazla tüketildiği takdirde bazı bireylerde bünye zayıflığına bağlı olarak baş dönmesi, kusma ve halsizlik gibi etkilerin gözlenebileceğini belirtiyor. Hap kullanımından sonra ilk 10 gün içerisinde hafif bir kanama gözleniyor ve sonraki kanama ile birlikte adet düzeniniz tekrar rayına oturuyor…

İlişki Sonrası Doğum Kontrolü – Acil Kontrasepsiyon acil doğum kontrolü, Acil Kontrasepsiyon Yöntemleri, Ertesi Gün Hapı, Ertesi Gün Hapı nasıl kullanılır, Ertesi Gün Hapı nedir, Gemeprost, hamile kalmamak için yapılması gerekenler, hamile kalmamak için yöntemler, Hormonal acil kontrasepsiyon, ilişki sonrası doğum kontrolü, Kontrasepsiyon, Kontrasepsiyon acil doğum kontrolü, Kontrasepsiyon nedir, Mifepriston, Mifepriston (RU 486), progesteron kullanımı, Progestin Içeren Haplar, Yüksek doz östrojen kullanımı, İlişki Sonrası Doğum Kontrolü – Acil Kontrasepsiyon

Acil Kontrasepsiyon (Doğum Kontrolü)

Hazırlayanlar:
Araş. Gör. Dr. Burcu Tokuç, Trakya Ü. Tıp Fak. Halk Sağlığı AD, Edirne
Doç. Dr. Dr. Muzaffer Eskiocak Trakya Ü. Tıp Fak. Halk Sağlığı AD, Edirne
Prof. Dr. Dr. Ahmet Saltık Trakya Ü. Tıp Fak. Halk Sağlığı AD, Edirne

Her cinsel ilişki planlı olmayabilir. Bu nedenle de kontraseptif önlem alınmamış olabilir. Kondom yırtılması ve tecavüz gibi istenmeyen durumlarda gebelik riski oluşabilir. Acil kontrasepsiyon bu gibi durumlarda olası gebeliği önlemek için kullanılır. Acil (postkoital) kontrasepsiyon korunmasız cinsel ilişkiden sonra, sürdürülmesi kesinlikle istenmeyen olası bir gebeliğin önlenmesidir. Ilk kez 1960′larda acil kontrasepsiyon amacıyla yüksek doz östrojen kullanılmıştır. 1970′lerde Yuzpe, acil kontrasepsiyonda östrojen ve progesteronu birlikte kullanmıştır. 1976′da ilk kez postkoital RIA(Rahim İçi Araç) bu amaçla kullanılmıştır.

Çiftler korunma konusunda bilinçli ve istekli olsalar bile planlamadıkları bir cinsel ilişki nedeniyle gebelik riski ile karşı karşıya kalabilirler. Yöntem kullanmayı unutma ya da doğru kullanmama yöntem başarısızlığına neden olabilir. Daha da önemlisi cinsel bir saldırı yani tecavüz kadını hiç istemediği bir gebelik riski ile karşı karşıya bırakabilir. Bu yolla oluşabilecek bir gebeliği başlamadan önlemek her kadının tartışılmaz hakkıdır. Acil kontrasepsiyon bir “ikinci şans” yöntemidir.

Uluslararası Aile Planlaması Federasyonu’nun (IPPF) Kasım-1995′te kabul ettiği Üreme Hakları ve Cinsel Haklar Bildirgesi’ne göre (Madde 8); tüm kadınların, üreme sağlığının korunması, güvenli anneliğin sağlanması ve gebeliğin güvenli sonlandırılması için gereken ve tüm kullanıcılar için ulaşılabilir, kabul edilebilir, kullanışlı ve ödeyebilecekleri bir bedel karşılığında bilgi, eğitim ve hizmetlere ulaşma hakkı vardır. Tüm bireyler güvenli, etkili ve kabul edilebilir doğurganlığı düzenleme yöntemlerinden olabildiğince çoğuna ulaşabilme hakkına sahiptir. Tüm bireyler, istenmeyen gebeliklerden korunma yöntemleri içinden kendileri için güvenli ve kabul edilebilir olanı özgürce seçmek ve kullanmak hakkına sahiptir.Tek bir korunmasız ilişkinin siklusun ovulasyon dönemine yakınlığına bağlı olmak üzere %25′lere varan yüksek gebelik riskine neden olabileceği bildirilmektedir. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), Acil Kontrasepsiyon için Uluslararası Konsorsiyum Komitesi Başkanı Dr. Paul Van Look “Acil kontrasepsiyon, birçoğu güvenli olmayan düşüklerle sonuçlanan ve kadın sağlığına büyük zarar veren istenmeyen gebeliklerin önlenmesine yardım edebilir” demektedir. DSÖ’ye göre her yıl, istenmeyen gebeliklerin neden olduğu en az 20 milyon güvenli olmayan düşük gözlenmekte ve bunların 80.000′i kadınların ölümü ile sonuçlanmaktadır. Acil kontrasepsiyonun istemli düşükleri de %60 oranında azaltma
potansiyeli vardır.

Acil kontraseptifler gebeliği önleyici yöntemler değillerdir. Gebelik oluştuktan sonra asla etkili değildir, düşük yaptırıcı olarak kullanılmaz.

Acil kontraseptifler gebeliği önleyici yöntemler olarak kabul edilmemelidir. Korunmasız cinsel ilişkiden sonra, sürdürülmesi kesinlikle istenmeyen gebeliklerin, implantasyondan(döllenmiş yumurtanın uterus duvarına yerleşmesi) önce önlenmesidir. Acil kontrasepsiyon gebelik oluştuktan sonra asla etkili değildir, bu durumlarda kullanılmaz ve bu nedenle de düşük yaptırıcı değildir. Acil kontrasepsiyonun düşük yaptırdığı şeklindeki yanlış bilgi yaygındır. Bu da yöntemin sunumuyla ilgili olumsuzluklara yol açmaktadır. Hemen her ülkede acil kontrasepsiyon kullanımı kısıtlıdır. Hizmet sunucuların bilgi eksiklikleri, aile planlaması polikliniklerinde rutin danışmanlık hizmetlerinde acil kontrasepsiyonun olmaması, bilgi düzeyinin potansiyel kullanıcılar arasında da düşük olması, acil kontrasepsiyonun etkili kullanımında temel engelleri oluşturmaktadır.

Acil kontrasepsiyon korunmasız cinsel ilişkiden sonra, sürdürülmesi kesinlikle istenmeyen olası bir gebeliğin implantasyondan önce önlenmesidir.

Risk grubunu oluşturan ergenler ve gençler, acil kontrasepsiyon için nereye başvuracaklarını bilmemekte ve bilse bile bu amaçla hekime başvurmakta zorlanmaktadır. Gebeliğini sona erdirmek isteyen genç kızların bir bölümünün acil kontrasepsiyonu bildikleri ve gebelik risklerinin ayırdında oldukları halde işi şansa bıraktıkları saptanmıştır. Oysa özellikle risk altında olan ergenler, herhangi bir kontraseptif yöntem kullanmayanlar, bariyer yöntem kullananlar bu yöntemden haberdar edilmelidir. Özellikle istenmeyen gebelik riski olan ergenlere yönelik iyi planlanmış, geniş çaplı bilgilendirme sağlayacak eğitim ve iletişim kampanyalarının etkisi yadsınamaz.

Acil Kontrasepsiyon

I. Kullanıldığı Durumlar

a. Korunmasız cinsel ilişki.
b. Kontraseptif kullanımında oluşan kullanım hataları ya da kazalar.

- Kondom yırtılmasında, kadın kondomunun hatalı kullanımında,
- Diyafram ya da servikal başlık yanlış yerleştirildiğinde,
- Kombine haplar ve yalnızca progestin içeren haplar unutulduğunda,
- Üç aylık / aylık enjeksiyon için geç kalındığında,
- RIA’nın kısmen ya da tamamen düşmesi halinde,

c. Yakın bir zamanda olası teratojenlere(hamilelik esnasında alındığında bebek üzerinde zararlı etkileri olan maddeler canlı aşı yada sitotoksik ilaç gibi) maruz kalındığında.
d. Tecavüz: Çok önemli bir kullanım alanıdır. Acil yöntemlerin kabul görmediği zamanlarda ve ülkelerde
bile tecavüz durumlarında kullanılmaktadır.

II. Acil Kontrasepsiyon Yöntemleri

a. Hormonal acil kontrasepsiyon

- Yüksek doz östrojen kullanımı
- Östrojen+progesteron kullanımı
- Yalnızca progesteron kullanımı

b. Postkoital RIA uygulaması
c. Mifepriston (RU 486) (ülkemizde yoktur).

Acil kontrasepsiyon yöntemleri şunlardır

Ertesi Gün Hapı
Kombine oral kontraseptiflerin (KOK) korunmasız cinsel ilişkiden sonraki ilk 72 saat içinde kullanılmasıdır.
Etki mekanizması siklusun hangi döneminde kullanıldığına bağlı olarak ovülasyonu ya da fertilizasyonu ya da implantasyonu önlemesidir. Doğru kullanıldıklarında etkinlikleri %98′dir. Yöntemin başarılı olmadığı durumlarda oluşacak gebelikte konjenital anomali riskinde herhangi bir artış saptanmamıştır. Sağlık Bakanlığı tarafından sağlık ocakları ve AÇSAP merkezlerinde ücretsiz verilen preparatlar 30 mg östrojen içermektedir. Ertesi gün hapı kullananların yaklaşık yarısında bulantı olduğu bildirilmektedir. Hap kullandıktan sonra bir saat içinde kusma görülürse dozun tekrarlanması önerilmektedir. Diğer yan etkileri düzensiz kanama, lekelenme ve göğüslerde duyarlılıktır.

Yüksek Doz Östrojen
Ertesi gün hapı gibi korunmasız cinsel ilişkiden sonraki ilk 72 saat içinde kullanılmaya başlanır. Yüksek doz östrojen kullanılmasında etkinlik %99′dur.

Yalnızca Progestin Içeren Haplar
Adetleri aksatması nedeniyle postkoital(ilişki sonrası) kullanımı kolay değildir.

Mifepriston
Bir progesteron antagonisti olan mifepriston (RU 486) da acil kontrasepsiyonda kullanılmaktadır. Daha az yan etkisinin olması ve diğer hormonal yöntemlere kıyasla daha az küretaj gerektirmesi üstünlükleridir. Mifepriston henüz ülkemizde yoktur.

Gemeprost
Bir prostogalandin analogu olan gemeprost, mifepriston ile birlikte vajinal olarak uygulandığında 56 gün ve daha küçük gebeliklerde tıbbi düşüklere yol açmaktadır. Birlikte kullanıldığında %95′e yakın başarı sağlanmaktadır. Henüz ülkemizde bulunmamaktadır.

Rahim Içi Araçlar
Diğer bir yöntem ise cinsel ilişkiyi izleyen ilk 5-7 gün içerisinde bakırlı RIA uygulamasıdır. En etkili acil kontraseptif yöntemlerdendir. Başarısızlık oranı %0.01 olarak bildirilmektedir.

Acil kontrasepsiyonda yönteme özel danışmanlık
Acil kontrasepsiyon danışmanlığı, tüm aile planlaması hatta üreme sağlığı danışmanlık programlarına katılmalıdır.

Herhangi bir yöntemi etkili bir biçimde kullanamayanlar, genç kadınlar, bariyer yöntem kullananlar ve kimi kez de etkili bir yöntem kullanırken hata yapanlar acil kontrasepsiyona gereksinim duyabilir. Acil kontrasepsiyon bir acil durum yöntemidir, kesinlikle bir aile planlaması yöntemi değildir. Acil kontrasepsiyonun korunmasız ilişkiden sonraki 72 saat içinde kullanılması gereklidir. Acil kontrasepsiyon, bu süre geçtikten sonra kullanılmaz. Gebelik oluştuktan sonra etki yapması söz konusu değildir. Düşük yaptırmaz. Bu durum zor ve sıkıntılı bir süreçtir. Tecavüz durumlarında durum daha da karmaşıktır. Kadının duyguları zedelenmiş, hastalık kapmaktan ve gebelikten korkmaktadır. Tecavüze uğramış kadın daha özel bir ilgiye gereksinimi vardır. Acil kontrasepsiyonun gebeliği önleyebileceği ancak cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlara (CYBE) karşı koruyucu olmadığı bilinmelidir. Cinsel yolla bulaşan hastalıklarla ilgili danışmanlık hizmeti alınmalıdır. Kullanılmakta olan bir yöntemin başarısızlığı (örn: kondom yırtılması) nedeniyle acil kontrasepsiyon gerekmişse, başarısızlığın nedenleri tartışılmalı ve alınabilecek önlemler konusunda uzmanlara başvurulmalıdır. Kadına acil kontrasepsiyon kullanımından sonra ki adetinin her zamankinden farklı olması durumunda; Özellikle: 1- Çok az kanaması varsa (gebelik olabilir),
2- Dört hafta içinde adet olmamışsa (gebelik olabilir),
3- Alışılmışın dışında ağrılı olursa (ektopik gebelik olabilir, ancak acil kontrasepsiyon ektopik gebeliğe yol açmaz) bir sağlık merkezine başvurulmasını öneririz.

Daha fazla bilgi için en yakın sağlık kuruluşuna başvurun!


acil doğum kontrolü, Acil Kontrasepsiyon Yöntemleri, Ertesi Gün Hapı, Ertesi Gün Hapı nasıl kullanılır, Ertesi Gün Hapı nedir, Gemeprost, hamile kalmamak için yapılması gerekenler, hamile kalmamak için yöntemler, Hormonal acil kontrasepsiyon, ilişki sonrası doğum kontrolü, Kontrasepsiyon, Kontrasepsiyon acil doğum kontrolü, Kontrasepsiyon nedir, Mifepriston, Mifepriston (RU 486), progesteron kullanımı, Progestin Içeren Haplar, Yüksek doz östrojen kullanımı, İlişki Sonrası Doğum Kontrolü – Acil Kontrasepsiyon

Doğum Yöntemleri – Sezaryan Mı Normal Doğum Mu cinsel itaat, doğum yöntemleri, Hangi Doğum Daha Sağlıklı, normal doğum mu yoksa sezeryan mı, normal doğum yapmak, normal doğum yapmanın avantajları, normal doğum yapmanın dezavantajları, normal

Hangi Doğum Daha Sağlıklı…?
Doktorlar kadınların sezaryeni tercih etme nedeni olarak korkuyu gösteriyor. Sağlık ve maliyet açısından bakıldığında normal doğum sezaryene göre çok daha avantajlı.
Memorial Hastanesi çocuk sağlığı ve hastalıkları uzmanı Dr. Arzu Özgeneci, yurtdışında hamilelik eğitim programlarının bulunması, sezaryenin sigorta kapsamı dışında olmasının normal doğumun tercih edilmesinde etkili olduğunu söyledi. Hamileliğin altıncı ayında başlayıp iki ay süren eğitim programlarına anne ve babanın gitmesini öneren Özgeneci, “Bu kurslarda anne ve babanın bilmesi gereken her şey öğretiliyor. İnsan neyle karşı karşıya olduğunu bilir ve bilgilenirse korkuları da azalıyor. Normal doğumda anestezi uygulamasıyla annenin ağrıları da azaltılıyor. Türkiye’de farkındalık düzeyinin artması, teknolojinin gelişmesiyle normal doğumlarda artış var, ama bu yeterli değil” diye konuştu.
NEDEN SEZARYEN?
Sezaryene büyük bir ameliyat gibi bakılması gerektiği belirtilirken anne ve bebeğin koşullarının uygun olması halinde normal doğum yapılması öneriliyor. Bazı anne ve babalar çocuğun burcunun istedikleri gibi olması için veya doğumu daha önceden belirledikleri özel bir güne denk getirmek için sezaryene başvurabiliyor. Bunların yanı sıra bazı fiziksel koşullar da doğumun sezaryen yöntemiyle olmasını zorunlu kılıyor. Normal doğumda başı aşağıya doğru olması gereken bebek yan veya çapraz dönmüşse ya da bebeğin ağırlığı dört kilodan fazlaysa sezaryen kaçınılmaz oluyor. Anne açısından bakıldığında da sezaryenin gerekli olduğu durumlar bulunuyor. Örneğin bel fıtığı, kalp ve beyin rahatsızlığı bulunan anne adayları da sezaryen yöntemiyle doğurtuluyor. Bu tür durumlarda normal doğumda diretmek hem annenin hem de bebeğin sağlığını, hatta hayatını bile tehlikeye atmak demek.
NORMAL DOĞUMUN AVANTAJI
Sezaryenin hem annenin hem de bebeğin anestezi almak olduğunun unutulmaması gerektiğini belirten Dr. Arzu Özgeneci, normal yolla doğumun avantajlarını şöyle sıraladı: “Bebek annenin karnındayken, su içinde yüzer pozisyondadır ve bu nedenle akciğerleri suyla dolmuştur. Normal doğumda önce bebeğin kafası, ardından basınçla göğüs kafesi çıkar. Bu sırada bebeğin ciğerlerindeki sıvı boşalır ve ağlamaya başlar. Ağlamayla birlikte akciğerlere hava gider. Oysa sezaryende basınç olmadığı için bebek ciğerlerindeki suyu atmadan doğuyor. Sezaryenle doğan bebek, normal yolla doğan bebeğe oranla üç gün boyunca daha hızlı nefes alıp veriyor ki ciğerlerindeki sıvıyı atabilsin. Ayrıca sezaryen yöntemiyle doğumda bebek anestezi aldığı için uyanmıyor, emzirmeye daha geç başlanıyor. Oysa ki ideal olan, bebeğin doğduktan sonra ilk yarım saatte emzirilmesidir.”
Dr. Özgeneci, gerekmedikçe sezaryenle doğum yapmanın annenin sağlığını da olumsuz etkileyebilecek yönleri olduğunu şöyle anlattı: “Doğumdan sonra ağrı olduğu için anne hayata geç başlayabiliyor. Normal doğum yapan anne ve bebeği yaklaşık 24 saat sonra taburcu edebilirken, sezaryende bu süre 72 saattir. ‘Bebeğin sarılığı var mı, solunumu iyi mi, annede bir sorun görülüyor mu?’ tüm bu risklerin düşünülmesi gerekiyor. Sezaryenle doğum yapan annelerin uzun süre ağır işlerden kaçınması gerekiyor. Çünkü dikiş yerlerinde ağrılar da oluyor. Sezaryenle doğum yapan anneler normal doğum yapanlara göre de daha geç kilo veriyor.”
AĞRISIZ DOĞUM
Anne olmak isteyen çoğu kadının adeta kâbusu olan normal doğum sancıları için ise artık çözüm var. ‘Epidural anestezi’ adı verilen ve sıklıkla normal doğumda kullanılan bu yöntemle, omurilikten çıkan sinirlerin omuriliği çevreleyen zardan çıktıktan sonra vücuda dağıldığı nokta uyuşturuluyor. Böylece bel ve belin alt kısmı uyuşturuluyor ve ağrı hissedilmiyor. Bölgesel bir anestezi olan bu yöntem sayesinde doğum yapan kadın etrafında olup bitenleri, özellikle bebeğin doğumunu görme şansına sahip oluyor. Tam ağrı kontrolü sağlanabilen ‘epidural anestezi’de doğum sonrası 1-2 gün ağrı hissedilmiyor ve hareket edilebiliyor.
‘BAVULUNUZ HAZIR OLSUN’


Çocuk sağlığı ve hastalıkları uzmanı Meral Saraçel ise, doğum öncesi hangi yöntemle çocuk doğurulacağına karar verilmesi kadar, annenin doğum yapacağı yerin seçimine özen göstermesi gerektiğini hatırlatarak, annelere şu ipuçlarını verdi: “Anne mutlaka doğum yapacağı yeri önceden görmeli ve bu konuda bilgilenmeli. Hangi hastanede doğum yapacağına karar vermeli anne. Bebek odasını görsün. Çünkü doğduğu an bebeğini teslim ediyor. Doğum yapacağı hastaneyi seçerken anne sütünü destekliyorlar mı, doğar doğmaz bebeği getiriyorlar mı, yoksa mama mı kullanıyorlar bunları öğrenmeli. Çoğu anne, kadın doğumcuları tanıyor ama çocuk doktorunu bilmiyor. Doğumdan önce mutlaka çocuk doktorunu görmeli, konuşmalı ve güven sağlanmalı. Emzirmeyle ilgili kendini hazırlasın. Meme ucu içeri çökükse masaj yaparak dışa doğru çekerek hazırlansın. Anne her zaman doğum yapabilirmiş gibi hazırlıklı olsun. 7’nci aydan itibaren bavulu hazır olsun…?
Etiketler
cinsel itaat, doğum yöntemleri, Hangi Doğum Daha Sağlıklı, normal doğum mu yoksa sezeryan mı, normal doğum yapmak, normal doğum yapmanın avantajları, normal doğum yapmanın dezavantajları, normal doğummu yoksa sezaryan doğum mu, sezaryan doğum, sezaryan doğum yapmak, sezaryan doğum yapmanın avantajları, sezaryan doğum yapmanın tehlikeleri, sezeryan doğum yapmanın dezavantajları, sezeryanla doğum, Doğum Yöntemleri – Sezaryan Mı Normal Doğum Mu

1 Temmuz 2011 Cuma

Çocuğunuzla Mutlaka Oyun Oynayın 1-2 yaş bebeklerde oyun, Çocuklarda oyun dönemi, Çocuğunuzla Mutlaka Oyun Oynayın

1-2 yaş dönemindeki çocuk, oyun oynarken ilişkilerini sağlamlaştırır. İhtiyacı olan oyuncaktan çok, kendisiyle oynayan anne-babadır. Anadolu Sağlık Merkezi’nden Çocuk, Ergen ve Yetişkin Psikiyatri Uzmanı Dr. Zafer Atasoy “Oyunsuz çocuk, ilişkisiz çocuktur” diyor
1-2 yaş çocuğunun oyun gelişimi nasıl seyreder?
Bir yaşındaki çocuk dış dünya ile daha yoğun ilişki kurmaya başlar. Bu durumu, iki yaşında göreceli olarak artar. Bu değişiklik onun sosyal özelliklerini geliştirmeye başladığının işareti olarak algılanmalıdır. Annesi ile kurmuş olduğu ilişkinin içine artık diğer kişiler de katılır, ancak annenin ilişkideki değeri ve ağırlığı sürer. Oyun tek kelime ile iki ayrı durumu anlatır: ‘Paidia’ (İngilizcesi ‘play’) yönergeli ancak serbest, kuralları olmayabilen ve ‘ludus’ (İngilizcesi ‘game’) yönergeleri kurallı oyun. 1-2 yaş arasındaki çocuk bu tanımlama kapsamında sıklıkla paidia oyunları oynar. Bunlar bir kişinin, özellikle de annenin katıldığı oyunlardır. Oyun süresi genellikle birkaç dakika ile sınırlıdır. Çocuk katılmayı bıraktığı zaman oyun sona erer. Erişkinin başlattığını çocuk sonlandırmış olur. Çocuklar, kendi aralarındaki oyunu ise yardımsız yürütemezler. Erişkin, oyunun devam edebilmesi için için gereklidir.
ERİŞKİN DAVET EDER
Bu dönemde en çok ne gibi oyunlardan hoşlanırlar?
Oyun oynama ve buna bağlı olarak hoş zaman geçirme isteği çocuktan gelmez. Bu talep erişkinden gelmiştir. Erişkin, oyun oynamaya isteklidir, davetkardır, kışkırtıcı olur. Oyun her an, her yerde başlayabilir ve bitebilir.
Tek başına oyun başlattıklarında ne olur? Tek başına oyunun yararları nelerdir?
Erişkinin katılmadığı ve başlatmadığı oyunları, çocuk özellikle annenin olmadığı dönemlerde sergiler. Bu oyunlarda kuralsızlık çok belirgindir, paidia (play) olarak tanımlanan oyun türünün dışındadır. Tek başına oyun, bu dönemdeki çocuk için sağlıklı değildir.
Anne- babaların bu yaş aralığındaki çocuklarda oyunla ilgili dikkat etmeleri gerekenler nelerdir?
Bu yaş grubunda başlatılan oyunlar hoş zaman geçirme aracıdır. İlişkiyi daha sağlıklı ve doyurucu hale getirir. Oyunsuz kalmış çocuk ilişkisiz çocuk anlamı taşıyabilir. Bu da sağlıksız bir durumdur. Bu nedenle, bulunan her fırsatı oyun zamanı olarak değerlendirmek çok abartılı bir durum değildir.
UZAKLAŞMA ÇABALARI SERGİLER
1-2 yaş grubu çocukların ruhsal durumları nasıl gelişir? Kişilik özellikleri nasıldır?
Çocuk, yürümeye başlamasıyla birlikte bağımsız olma girişimlerinin de başladığı bir döneme girmiştir. Annesine gizli bir bağla bağlı gibidir. Birçok gereksinimini hâlâ kendi başına sağlayamaz ancak anne-babadan uzaklaşma çabaları da sergilemeye başlar. (Bebek dergisi)

Yeşim Taşı Yatağı bel ağrıları, sırt ağrıları, yeşim taşı, yeşim taşı yatağı, yeşim taşı yatağı ile şifa, Yeşim Taşı Yatağı

Dayanılmaz sırt ve bel ağrılarına deva: Yeşim taşı

Günümüz insanının ortak sorunu olan sırt ve bel ağrıları, Jade Thermal Spa’nın yeşim taşlı masaj yatakları sayesinde ortadan kalkıyor. Kan dolaşımını düzene sokan masaj, yorgunluk gideriyor

Hangi yaşta olunursa olunsun vücut ağrılarından şikayet etmeyen kimse yoktur herhalde. İster zayıf olalım ister şişman, çoğumuz özellikle sırt ve bel ağrılarından şikayetçiyiz. Modern tıbbın ve teknolojinin gelişmesiyle her geçen gün bu ağrılara yeni çözümler üretiliyor. Ancak alternatif tedavi yöntemleri popülerliğini asla yitirmiyor. Uzakdoğu’nun en şifalı taşlarından sayılan yeşim taşı, teknoloji ile birleşerek Jade Thermal Spa’da sizleri tüm ağrılarınızdan kurtarıyor. Geçtiğimiz günlerde hizmete açılan Jade Thermal Spa, Kore’den ithal edilen ‘Migun HY-7000′ masaj yatakları ile kireçlenme ve romatizma sorunlarınıza çare oluyor.

EL DEĞMEDEN MASAJ
1988 yılından bu yana 28 ülkede tam 21 milyon kişi tarafından kullanılan Migun masaj yatakları başta Amerika, Kanada, Brezilya, İngiltere, Almanya olmak üzere, dünyanın dört bir yanında kullanılıyor. Yatakların içinde bulunan yeşim taşları, sistematik şekilde hareket ederek vücudu ağrılardan kurtarıyor. Jade Thermal Spa’nın sahiplerinden Nursen Küçükkayalar, yatağın mucizevi etkisini şöyle anlatıyor, “Bu yataklarda, kıyafetlerinizi çıkarmadan, insan eli değmeden ve yağ sürülmeden masaj yapılıyor. Bu masaj sadece yorgunluk giderici masaj olma niteliği taşımıyor, kan dolaşımını düzene soktuğu için bir takım sağlık sorunlarına da iyi geliyor. Amaç, omurganın ilk doğduğumuz günki gibi sağlıklı formuna kavuşmasını ve dikleşmesini sağlamak.” Sağlıksız bir omurgadan dağılan sinirler vücutta aklınıza gelemeyecek birçok rahatsızlığına neden oluyor. Omurganın yanlış kullanımı sonucu baş ağrıları, migren, görme bozuklukları, sinüzit, omuzlarda ağrı, kronik öksürük, nefes darlığı, kol ağrıları, kronik yorgunluk, hemoroid ve hatta cilt rahatsızlıklarına rastlanıyor.

KAPLICA ETKİSİ
Jade Thermal Spa’da kullanılan masaj yataklarının içinde dört bloktan yeşim taşı bulunuyor. Bu taşlar dikey şekilde yerleştirilmiş ve belli bir ısıda kızılötesi ışın yayıyor. Kaplıca etkisi yaratan bu spa, kemiklerinize termal bir enerji veriyor. Altı farklı program uygulayan Jade Thermal Spa’da seanslar her kişiye göre değişiyor. 35 dakikadan 12 günlük genel masajın seans ücreti 175 YTL (175 milyon lira), 15 dakikalık karın-mide masajının fiyatı ayda 12 günden toplam 100 YTL (100 milyon lira). Her programın ve her bölgenin fiyatı süreye ve bölgeye göre değişiyor.

BALERİNDEN DERS
Jade Thermal Spa’da devlet balerini Tuvana Tunçer kendi geliştirdiği ‘Bedensel ve Zihinsel Esneklik Programı’ hizmeti veriyor. Tunçer’in 15 yılını vererek kendi geliştirdiği bu özel programla çalışmayan kaslarımızı doğru çalıştırarak gevşeyip ağrılara deva olmaya çalışıyor.

Sabah Gazetesi

ay taşı, aytaşı, aytaşı ile zayıflama, doğal taşlar, doğal taşların etkileri, şifalı taşlar, şifalı taşlar ne işe yarar, Aytaşı ile Zayıflama

Doğada bulunan doğal taşların İnsanlar üzerinde bir şekilde etkileri olduğu bilinmekte.

Ay Taşı
Yarı şeffaf, grimsi ya da süt beyaz renklerdedir. Isık kaynağına karşı tutulduğunda mavi-beyaz pırıltılar yayar.

Ay taşının Psikolojik etkileri

Aytaşı, kişinin duygusal gerilimden kurtulmasına ve duygularini kabullenmesine yardımcı olur.

Aşıriı tepki verdiginiz ve endişeli oldugunuz durumlarda aytaşı sizi dengeler ve diger insanların hislerine karşı duyarlı olmanızı sağlar.

İnsanlarla aranızdaki şefkat ve sempati duygularını karşılıklı olarak artırır ve kendisini taşıyan kişiye sempati kazandirir.

Duygusal dengeyi saglar ve egoya karşı iyi gelir.

Sezgileri ve iletişimi kuvvetlendirir.

Yıldızı düşük olanların taşıdır. Nazara karşı etkilidir.

Sevgililerin daha ihtiraslı olmasını saglar



Ay taşının Fiziksel Etkileri

Kramplara, bacak ağrılarına ve sırt ağrılarına iyi gelir.

Oburluğa karşı faydalıdır

Sertlik derecesi: 6 – 6,5
Kim. yapısı: NaCa(Al, Si)AlSi2O8
Özgül ağırlıgı: 2,64 – 2,68
Unsuru: Su

Bitkisel Yağlar ve Faydaları adaçayı yağı, bitkisel yağlar, bitkisel yağlardan cilt için tonik, buğday yağı, çam terebentin, ceviz yağı, cilt bakımında bitkisel yağlar, cilt için bitkisel yağlar, defbe yağı, kantaron yağı, masaj yağları, portakal yağı, romatizma için bitkisel yağlar, saç maskesi, selülit için bitkisel yağlar, şifalı yağlar, susam yağı, Bitkisel Yağlar ve Faydaları

Bitkisel Yağlar ve Faydaları

Aşağıda adı geçen bazı türden yakıcı yağların ciltte tahriş etkisi yaptığından sabit yağlarla kullanma amaçlarına uygun olarak seyreltilerek yakıcılığının giderildikten daha sonra kullanılması gerekmektedir. Özellikle Portakal, Bergamut, Limon gibi yağları seyrelttikten daha sonra cilde uygulanması halinde en az sekiz saat süre ile güneş ışığına çıkılmaması gerekir. Yağlarımızın katkısız ve tabii oluşundan bu hususlara dikkat edilmesi son derece önemlidir. Çam esansı kullanışı 200 gram”lık şampuana bir kapak doluşudur. Bu miktardan daha çoğu ise cilde hasar verebilir. Bu gibi durumda kesinlikle kullanılmamalıdır.

YAKICI YAĞLAR

1 – ADAÇAYI YAĞI 2- ANASON YAĞI 3- ARDIÇ YAĞI 4- AVAKADO YAĞI 5- BERGAMUT YAĞI 6- BİBERİYE YAĞI 7- ÇAM ESANSI 8- DEFNE UÇUCU YAĞI 9- FESLEĞEN YAĞI 10- GÜL YAĞI 11- HAVUÇ YAĞI 12- KARABAŞ YAĞI 13- KARANFİL YAĞI 14- KAYISI YAĞI 15- KEKİK YAĞI 16- LAVANTA YAĞI 17- LİMON YAĞI 18- MELİSSA YAĞI 19- MENEKŞE YAĞI 20- MERSİN YAĞI 21- MUZ ESANSI 22- NANE YAĞI 23- OKALİPTÜS YAĞI 24- PAPATYA YAĞI 25- PORTAKAL YAĞI 26- TARÇIN YAĞI 27- TATLI ELMA YAĞI 28- VANİLYA YAĞI 29- YASEMİN YAĞI 30- ZAMBAK YAĞI 31- ZENCEFİL YAĞI 32- ÇİLEK YAĞI



Sabit Yağlar 1- ACIBADEM 2- BUĞDAY 3- CEVİZ 4- ÇÖREKOTU 5- FINDIK 6- GLİSERİN 7- HAŞHAŞ 8- ISIRGAN 9- JOJOBA 10- KAKAO on- KAKAO 11- KANTARON 12- KETEN 13- PELESENK 14- SUSAM 15-TATLI BADEM

Hangi Bitkisel Yağlar Nelere İyi Gelir ?

ACI BADEM YAĞI

Öksürük kesici idrar arttırıcı, kurt düşürücü ve şeker hastalığı için kullanılır. Kuru ve çatlak cilt bakımında etkilidir. Stres ve yorgunluk için masaj yağı olarak kullanılır.

İÇİNDEKİLER:

Protein, Şeker ve amigdalin içerir.

KULLANILIŞI:

Bir çay bardağı suya 2 damla damlatılarak Günde 3 defa alınır. bilhassa bebeklerin kabızlıklarında badem yağı eşit miktarlarda Bal ve pekmez ile karıştırılıp 4-5 Saatte bir çay kaşığı verilir

UYARI: Yüksek miktarlarda alınması zararlıdır

SAKLAMA:

Serin, ışıktan uzak ve ağzı sıkıca kapalı olarak, çocukların ulaşamayacağı bir yerde saklanmalıdır.

ADAÇAYI YAĞI

Bebeklerde Gaz giderici, mide Gazı giderici,ter kesici ve idrar arttırıcı etkileri vardır. Astım ve bayanlarda adet düzensizliklerinde Hormon dengelenmesinde kullanılır. Cilt bakım ve temizliğinde kullanılır. On iki parmak bağırsağındaki yaralara da faydalıdır.

İÇİNDEKİLER:

Tuyon, sincol, barneol ve piren Maddelerini içerir.

KULLANILIŞI:

Bir çay bardağı suya 3 damla damlatılarak günde 1 defa içilir. Yara üzerine direkt tatbik edilebilir.

UYARI: Günde 3 damladan fazla içilmez. Fazla kullanımı epilepsi ve krampa yol açabilir.

ANASON YAĞI

Bebeklerde gaz giderici, mide gazı giderici,ter kesici ve idrar arttırıcı etkileri vardır. astım ve bayanlarda adet düzensizliklerinde hormon dengelenmesinde kullanılır. Cilt bakım ve temizliğinde kullanılır. On iki parmak bağırsağındaki yaralara da faydalıdır.

İÇİNDEKİLER:

Tuyon, sincol, barneol ve piren maddelerini içerir.

KULLANILIŞI:
2-10 Damla bir şeker parçası üzerine damlatılarak veya bir fincan suya 4-5 damla damlatılarak günde 3 defa kullanılır.

UYARI: Daha yüksek miktarda alındığı zaman hafif bir sarhoşluk sonra uyku meydana getirir.

ARDIÇ YAĞI
kalp yetmezliği soğuk algınlığı ve romatizmal hastalıklarda kullanılır. burkulma ve çarpma gibi kazalarda ağrı kesici ve hareket kabiliyetini arttırıcı özelliği vardır. Astım hastalarında ve idrar tutamayan çocuklarda faydalıdır.

İÇİNDEKİLER:

Organik Asitler, glikoz, sakkaroz, juniperin, Reçineli bileşikler ve acı madde içerir.

KULLANILIŞI :
Bir çay bardağı suya 5 damla damlatılarak alınır.http://www.saglikcini.com

Hamilelikte kullanılmamalıdır. Fazla alındığı taktirde böbrekleri tahriş eder ve idrar yollarında kanamaya sebep olur.

ARDIÇ KATRAN YAĞI

Ardıçın özel türünden elde edilen Ardıç katranı yağı tüm mantar hastalıklarında cilt kaşıntılarında sedef ve egzamada Varis ve ağrılarında uyuz ve benzeri tüm cilt problemlerinde kullanılır.

İÇİNDEKİLER:

Organik asitler, glikoz, sakkaroz, juniperin, reçineli bileşikler ve acı madde içerir.

KULLANILIŞI:

Kullanılacak doku defne sabunu ile yıkanır. İnce tabaka halinde cilde sürülür.

BERGAMUT ESANSI

Stres ve yorgunluğu giderici ve bağışıklık sistemin! kuvvetlendiricidir. Egzama tedavisinde de kullanılır. İştah arttırıcı ve safra söktürücü etkisi vardır. Ayrıca çayda lezzet ve koku verici olarak da kullanılır.

Kullanılışı

Dahilen; bir fincan suya 2-3 damla damlatılarak, günde 2 defa kullanılır. Haricen; cilde masaj yapılarak stres ve yorgunluğu giderici olarak kullanılır.

BİBERİYE YAĞI

İdrar söktürür gaz giderir, kan dolaşımını arttırır, bronşite ve sinüzite, sarılık ve karaciğer yetmezliğinde de kullanılır. Uykusuzluğu ve sinir sistemini düzenler. Kolestrolü denetler.

İÇİNDEKİLER:

Kamfer, terpen, tanen, Reçine, acı maddeler, saponin, cholin, glikozit, organik asitler, kafur.

KULLANILIŞI:

Bir fincan suya 2-3 damla damlatılır veya şekere damlatılarak günde 3 defa kullanılabilir. Sinüzite romatizmal ağrılara sivilceler üzerine sürülerek kullanılır.

BUĞDAY YAĞI

Hücre yenileyici, selülit için; yanık yara ve diğer cilt problemlerinde kırışıklıklarda etkili olarak kullanılır. Ayrıca hassas ve yıpranmış saçlar için faydalıdır. Cilt lekeleri güneş lekeleri ve doğum lekelerini giderir.

İÇİNDEKİLER:

B vitaminleri ve Mineraller içerir.

KULLANILIŞI:

Dahilen; günlük bir çay kaşığı kulllanılır. Haricen; Saç için friksiyon cilt için masaj şeklinde uygulanır.

CEVİZ YAĞI
Kuru ciltlerde yumuşatıcı ve besleyici etkiye sahiptir. Doğal nemlendiricidir. Saç diplerini ve saçları besler. Ayrıca romatizmaya iyi gelir. Güneşte bronzlaştırıcı olarak kullanılır.

İÇİNDEKİLER:

%70 civarında yağ taşıdığı saptanmıştır.

KULLANILIŞI:
Haricen cilde masaj şeklinde uygulanır.

ÇÖREK OTU YAĞI

İdrar ve süt arttırıcı iştah açıcı, adet söktürücü etkilere sahiptir. Ayrıca astımı şeker, romatizma tedavisinde ve grip döneminde bağışıklık sistemini güçlendirerek vücudun dirençli tutulmasını sağlar. Hemoroide faydalıdır. Saçı besler dökülmesini önler.

İÇİNDEKİLER:

Tanen, saponinler, alkaloidler, nigellin ve connigellin içerir.

KULLANILIŞI:

Günde 3 defa 1 fincan suya 4-5 damla damlatılarak içilir.. Ayrıca Saç Dökülmesive kepeğe karşı saç diplerine friksiyon şeklinde kullanılır.Sinüzit için sabah akşam buruna 1-2 damla damlatılır .

DEFNE YAPRAĞI YAĞI

yemeklerde güzel koku vermek için kullanılır gargara yolu ile alındığında bademcik iltihaplarında soğuk algınlığına ve gribal enfeksiyonlara iyi gelir. Terletici ve Antiseptik özelliklere sahiptir. Saç ve kafa derisi tedavilerinde kullanılır. Saç büyümesine etki eder. Ayrıca gaz giderici ve kan gevşeticidir.

İÇİNDEKİLER:

Cineol, evgenol, graniol ve pinenler içerir.

KULLANILIŞI:

Bir fincan suya 4-5 damla damlatılarak. Günde 2 defa içilir. Parmak uçlarıyla friksiyon şeklinde kullanılır.

Gebelikte kullanılmamalıdır. Kızdırıcı özelliği nedeni ile cilt üzerinde kullanılırken dikkat edilmelidir.

DEFNE UÇUCU YAĞI

Yemeklerde güzel koku vermek için kullanılır. Gargara yolu ile alındığında bademcik iltihaplarında soğuk algınlığına ve gribal enfeksiyonlara iyi gelir. Terletici ve antiseptik özelliklere sahiptir. Saç ve kafa derisi tedavilerinde kullanılır. Saç büyümesine etki eder. Ayrıca gaz giderici ve kan gevşeticidir.

Kullanılışı

Dahilen; bir fincan suya 4-5 damla damlatılarak günde 2 defa içilir. Haricen; parmak uçlarıyla friksiyon şeklinde kullanılır. (Gebelikte kullanılmamalıdır. Kızdırıcı özelliği nedeniyle cilt üzerinde kullanılırken dikkat edilmelidir.)

FINDIK YAĞI

Kuru ve yıpranmış ciltlere rahatlıkla uygulanır varis ve saçkıran hastalığı içinde faydalıdır. Doğum öncesi, Doğum sonrası cildin esnekliğini sağlamak ve cilt çatlağını önlemek amacıyla masaj yapılarak kullanılır.

İÇİNDEKİLER:

Sabit yağ, fosfor kalsiyum, Protein ve şeker içerir.

KULLANILIŞI:

Masaj olarak kullanılır. Saç diplerine parmak uçlarıyla friksiyon yapılır.

GÜL YAĞI

Ağrı kesici, keyif verici, uyutucu, öksürük kesici etkileri vardır.Kabızlık ve tansiyon düşmesinde etkilidir. Ayrıca saç uzatıcı ve besleyici etkiye sahiptir.

İÇİNDEKİLER:

Papaverin, kodein tebain, narsoin ve morfin içerir.

KULLANILIŞI:

Haricen cilde masaj şeklinde uygulanır. Bir çay bardağı suya 10-15 damla damlatılarak gargara yapılır.

HAŞHAŞ YAĞI

Ağrı kesici, keyif verici, uyutucu, öksürük kesici etkileri vardır.Kabızlık ve tansiyon düşmesinde etkilidir. Ayrıca saç uzatıcı ve besleyici etkiye sahiptir.

İÇİNDEKİLER:

Papaverin, kodein tebain, narsoin ve morfin içerir.

KULLANILIŞI:

Günde 2-3 damla bir şeker parçası üzerine damlatılarak veya yarım çay bardağı suya 2-3 damla damlatılarak alınır.Saça friksiyon şeklinde uygulanır.

HAVUÇ YAĞI

Ultraviole (UV) ışınına karşı vücut bağışıklığını arttırır . Cildin bozulmasını önler. Güneş yanıklarının iyileşmesine yardımcı olur. Hücre yenileyici İdrar arttırıcı kan temizleyici kan yapıcı ve kollestrolü düzenleyici etkileri sahip olduğu bilinmektedir.Ayrıca ses tellerine faydalıdır. güneş yağları da bronzlaştırmayı kolaylaştırır.

İÇİNDEKİLER:

Uçucu yağ, sabit yağ, şeker, A Vitamini, karotin ve rezin içerir

KULLANILIŞI:

Günde 2-3 damla bir şeker parçası üzerine damlatılarak veya yarım çay bardağı suya 2-3 damla damlatılarak alınır.

HİNDİSTAN CEVİZİ YAĞI

Hazım kolaylaştırıcı bulantı ve kusmayı giderici etkiye sahiptir.İltihaplanmaya karşı etkili olması nedeni ile haricen eklem ve kas ağrılarına romatizmaya karşı kullanılır. Fiziksel yorgunluğu giderici etkiye sahiptir. Saç dökülmesinde etkilidir. Ayrıca pastalarda esans olarak kullanılır.

İÇİNDEKİLER:

Myristicin içerir.

KULLANILIŞI:

2-3 Damla bir fincan suya damlatarak kullanılır. Uygulanacak yere defne sabunu ile temizlenir. Bol miktarda yedirilerek tatbik edilir. Ayakta oluşan mantar hastalıklarında da sürülerek kaşıntı önlenir. Masaj yapılarak cilt altında toplanan yağ ve toksit maddelerin terleme yolu ile dışarı atılmasını sağlar. tedavi

UYARI: Gebelikte kullanılmaz.

ISIRGAN TOHUM YAĞI

Saç dökülmesinde romatizma hücre yenileyici kan temizleyici, Miyom küçültücü olarak kullanılır.

İÇİNDEKİLER:

Potasyum tuzları, organik asitler, histamin ve asetilkolin içerir.

KULLANILIŞI:

Dahilen bir fincan suya 5 damla damlatılarak günde 2 defa kullanılır. Haricen cilde masaj yapılarak kullanılır. Saç diplerine friksiyon yapılır.

JOJOBA YAĞI

Cildi yumuşatır. Çizgileri ve kırışıklıkları azaltmak için kullanılır.Kuru ciltleri nemlendirir. Akneleri giderir. kuru ve kırık saçları besler parlaklık verir. Saç şekillendirici olarak kullanılır.

İÇİNDEKİLER:

Tohumlarında %50 oranında yağ içermektedir.

KULLANILIŞI:

Saçlara friksiyon yöntemi ile cilde masaj yapılarak kullanılabilir.

KANTARON YAĞI

Hazmı kolaylaştırıcı ve iştah açıcı özelliklere sahiptir. Ateş düşürücü etkisi vardır. Ülser ve gastritte iyileşmeyi hızlandırır. Bağırsak spazmlarını çözer. Bağırsak solucanlarını düşürür. Hemoroide faydalıdır. Yara ve yanıkları iz bırakmadan iyileştirir.

İÇİNDEKİLER:

Uçucu yağ, rezin, acı maddeler (glikozitler), reçine, pektin ve kolin içerir.

KULLANIIŞI:

Günde 2 defa öğle ve akşam yemeklerinden önce 5-6 damla alınmalıdır. Hemoroide dıştan sürülür.

KARABAŞ YAĞI

Kalbi kuvvetlendirir. Damar Sertliğine kollestrol ve şekere faydalıdır. uykusuzluğu giderir. balgam söker zindelik verir egzama yaralarına iyi gelir. Sivrisinek kovucudur.

İÇİNDEKİLER:

Kafur, fenkon, borneol ve sineol içerir.

KULLANILIŞI:

Günde 2 şer damla sabah akşam yarım fincan suya damlatılarak kullanılır. Cilde sürülür.

KARANFİL YAĞI

Ağız ve mide kokularını giderir. Sinirleri uyuşturur antiseptik ve ağrı kesici olarak kullanılır. Diş ağrılarında etkilidir. Dişeti çekilmesi ve iltihaplarında faydalıdır. Haşere kovucudur.

İÇİNDEKİLER:

Uçucu yağ, sabit yağ ve tanen içerir.

KULLANILIŞI:

Dahilen 1 fincan suya 2 damla damlatılarak içilir.Diş ağrılarında pamuk üzerine damlatılarak diş üzerine tatbik edilir.

Karanfil yağı cilde sürülmemelidir.

KAYISI YAĞI

Yüz temizliğinde kullanılır. Akneleri temizler. Cilde canlılık verir. Yaşlanma ile ortaya çıkan kırışıklıkları giderir. Nemlendirici özelliğe sahiptir. Parazit problemlerinde kullanılır. Pastalarda esans olarak kullanılır.

İÇİNDEKİLER:

Tanen, zamk, şekerler, organik asitler, saponin ve anonin içerir.

KULLANILIŞI:

Haricen cilde pamukla tatbik edilir. dahilen, bir fincan suya 3 damla damlatılarak kullanılır.

KEKİK YAĞI

Bronşit, nezle, grip, solunum yolu rahatsızlıklarına dişe eti iltihaplarına iyi gelir. kurt düşürücüdür. Alyuvar oluşumunu arttırır. Şeker hastalığına iyi gelir. Yara ve yanıklara antiseptik olarak kullanılır. Romatizmaya iyi gelir.Gastrit gibi mide rahatsızlıklarına yardımcı olur

İÇİNDEKİLER:

Carvacrol, p-cymene, terphinene, caryophyllene, myrcene, linalool, thymol, terphinen-4-ol, thujene, pinene, camphene, borneol ve humulene içerir.

KULLANILIŞI:

2-3 damla yarım fincan suya katılarak veya şeker üzerine damlatılarak kullanılır. parmak uçlarıyla masaj şeklinde tatbik edilir.

Fazla miktarda dahilen kullanımı sakıncalıdır.

KETEN YAĞI

Menapoz sıkıntılarını giderir. Mide ağrılarını ve kabızlığı giderir. Hazmı kolaylaştırır. Sindirim sistemi iltihaplarında etkilidir. Zihin açıcıdır.

İÇİNDEKİLER:

Müsilaj, linamarin, doymamış yağ asitleri ve protein içerir.

KULLANILIŞI:

Bir fincan suya 5 damla damlatılarak içilir.

LAVANTA YAĞI

İdrar arttırıcı ve romatizma ağrıları dindirici etkileri vardır. Baş ağrısı stres ve kas ağrıları için iyi gelir ayrıca güve ve sivrisinekleri uzaklaştırmak için kullanılır. Hassas ve yağlı ciltler için tavsiye edilir. akneleri ve vücuttaki kötü kokuları giderir. cilde sürüldüğünde ateşi düşürür. saçtaki sirkeleri gidericidir. Kozmetik amaçlı esans ve banyo yağı olarak kullanılır.

İÇİNDEKİLER:

Pinen, cineol, borneol ve organik Asitler içerir.

KULLANILIŞI:

Bir çay bardağı suya veya bir şeker parçası üzerine 3-4 damla damlatılarak alınır. ayrıca cilde masaj yapılarak kullanılır.

KAKAO YAĞI

İdrarı söktürür.Vücuttaki zehirli maddeleri dışarı atar.Böbrek iltihabını giderir. Besleyici,uyarıcı,iştah açıcı ve kuvvet vericidir.Haricen basur memelerini,kadınların göğüslerindeki yara ve çatlakları yumuşatmak için kullanılır.

İçindekiler:Sabit yağ,tanen,nişasta ,şekerler,alkoitler(teobromin,kafein)
taşımaktadır.

KULLANILIŞI:

Günde 2-3 damla bir şeker parçası üzerine damlatılarak veya
yarım çay bardağı suya 2-3 damla damlatılarak alınır.
LİMON YAĞI

Ferahlık verir. Grip ve soğuk algınlığına karşı korur. Hafızayı güçlendirir. Boğaz ağrısı mide yanması kan temizleme ve böbrek taşında , bağdokusu hastalığında kas kuvvetlendirir. Diş etini kuvvetlendirir. Sivilceleri giderir. Cildi güzelleştirir. Vücuttaki istenmeyen yağların atılmasını sağlar.Tonik olarak kullanılır. mikrop öldürücüdür.. Böcek ve sinek ısırmalarında kaşıntı ve şişmeleri önler pastalara esans olarak kullanılır.

İÇİNDEKİLER:

Hesperidin, şekerler, C vitamini, müsilaj, malik ve sitrik asitler içerir.

KULLANILIŞI:

Balla tatlandırılmış suya 2 şer damla damlatılarak günde 3 defa gargara yapılıp yutularak kullanılır. Tonik olarak kullanımda bolca masaj yapılarak sürülür.www.saglikcini.com

MELİSSA YAĞI

Yatıştırıcı, midevi gaz söktürücü terletici ve antiseptik etkilere sahiptir. Baş ağrısı ve migrende soğuk algınlığında , kas ağrılarında faydalıdır. Mide ülserine iyi gelir. Beyin damarlarını açar cilt temizliğinde cildi güzelleştirir.

İÇİNDEKİLER:

Tanen, sitral, sitronellal ve linolal içerir

KULLANILIŞI:

Günde 2-3 damla bir şeker parçası üzerine damlatılarak veya yarım çay bardağı suya 2-3 damla damlatılarak alınır.

MERSİN YAĞI

Yağlı tahriş olmuş ve iltihaplı ciltler için kullanılır. Hemoroid tedavisinde ve şeker hastalığına karşın etkilidir. nefes açıcı özelliğe sahiptir. Gerginliğe ve uykusuzluğa iyi gelir. Adale kuvvetlendirici ve spor sakatlıklarında masaj için çok uygundur Astımlı hastalarda haricen infizyon şeklinde faydalıdır.

İÇİNDEKİLER:

Tanen, şekerler, strik ve maınik Asit gibi organik asitler içerir.

KULLANILIŞI:

Dahilen günde 1 fincan suya 5 damla damlatılarak içilir. Haricen cilde masaj şeklinde kullanılır.

NANE YAĞI

Mide bulantısını keser. Hazmı kolaylaştırır. Gaz söktürücüdür. Sinirleri güçlendirir baş ağrılarına iyi gelir. Selülit tedavisinde kullanılır. Anne Sütünü arttırır. Bağırsak solucanlarını temizler.

İÇİNDEKİLER:

Mentol, mentor, cadinen, pinenler, terpenler ve cineol içerir.

KULLANILIŞI:

Dahilen günde 3 defa bir şeker parçası üzerine 2-3 damla damlatılarak veya 1 fincan suya 2-3 damla damlatılarak içilir. Haricen cilde masaj yapılarak sürülür.

Fazla miktarda kullanılması sakıncalıdır.

OKALİPTÜS YAĞI

Kabızlık, öksürük, Sinüzit, şeker hastalığı, romatizma ve selülite etkilidir.

Kullanılışı

Dahilen; bir fincan suya 5 damla damlatılarak Balla tatlandırılıp içilir. Haricen; masaj şeklinde ve Sinüzit için buğu şeklinde antiseptik olarak kullanılır.

PAPATYA YAĞI

Duyarlı ve problemli ciltler için yaraları iyileştirici ve cildi besleyen özelliğe sahiptir. Bademcik ve diş iltihabında kullanılır.

İÇİNDEKİLER:

Tanen, flavon glikozitleri, bisabolol, arzulen, terepen ve salisilik asit içerir.

KULLANILIŞI:

Bir fincan suya 4-5 damla damlatılarak gargara yapılır. Cilde masaj şeklinde tatbik edilir.

İçilmesi sakıncalıdır.

PORTAKAL YAĞI

Mide rahatsızlıklarını geçirir. Hazmı kolaylaştırır. Ateş düşürücüdür. Romatizmada faydalıdır. Cildin güzel olmasını sağlar. Yara ve yanıkların tedavisinde kullanılır. Cildi sıkılaştırır. Sivilce ve akneleri kurutur. Tonik olarak kullanılır. Pastalara esans olarak kullanılır. Kan dolaşımını düzenleyicidir. Sinir yatıştırıcıdır.

İÇİNDEKİLER:

Şekerler, müsilaj, uçucu yağ ve bol miktarda C vitamini içerir.

KULLANILIŞI:

Dahilen yarım fincan suya 3 damla damlatılarak. Günde 3 defa kullanılır. haricen cilde masaj yapılarak sürülür.

REZENE YAĞI

Midevi şişkinlik, hazımsızlık rahatsızlıklarını giderir. Gaz söktürücü ve anne sütünü arttırıcı etkisi vardır.Yara iyileştirici özelliğe sahiptir. Cildi besler ve pürüzleri giderir.

İÇİNDEKİLER:

Anethol ve astragol gibi maddeler içerir.

KULLANILIŞI:

Dahilen bir fincan suya 5 damla damlatılarak içilir. Haricen yara üzerine sürülerek kullanılır.

SARIMSAK YAĞI

Mikrop öldürücüdür. Yüksek tansiyonu düşürür. İştah açar hazmı kolaylaştırır. Kabızlığı giderir. Kanı temizler. Kalp adalesini kuvvetlendirir. Siyatik varis romatizma, mafsal iltihabında faydalıdır. ayrıca saç uzamasını sağlar, dökülmesini önler, saçkıran hastalığına iyi gelir.

İÇİNDEKİLER:

Karbonhidratlar (sakkaroz, glikoz) vitaminler (A, B ve C), allicin ve Sarımsağa özel koku veren kükürtlü yağ içermektedir.

KULLANILIŞI:

Bir fincan suya, 4-5 damla damlatılarak günde 3 defa içilir. Cilde masaj şeklinde uygulanır.

TATLI BADEM YAĞI

Kuru ve çatlak ciltleri çok olumlu etkiler ve pürüzlerini giderir. Ayrıca saç besleyici olup dökülmesini önler. Kabızlık giderici özelliğe sahiptir.

İÇİNDEKİLER:

Protein ve şeker içerir.

KULLANILIŞI:

Saç diplerine parmak uçlarıyla friksiyon yapılır. Kabızlık için günde 1 çay kaşığı içilir.

SUSAM YAĞI

Dahilen müshil, haricen ise özellikle kuru ciltlere kirpik, kaş ve saçlara rahatlıkla kullanılır. Şeker hastalığında da kullanılmaktadır. yanıklarda iyileştirme özelliği vardır.

İÇİNDEKİLER:

Oleik, palmitik, linoleik, stearik ve miristik asit içerir.

KULLANILIŞI:

Her sabah aç karnına bir çay kaşığı içilir. Müshil olarak ta bir çay kaşığı alınır. Cilde ve saça masaj şeklinde uygulanır.

ÇAM TEREBENTİN YAĞI

Solunum bel soğukluğunda ve idrar yolu hastalığında kullanılan etkili bir antiseptiktir. saçı besler. dökülmeyi önler kepeği gideriri. ve saçı kuvvetlendirir. Saç diplerinde mikro organizmaların oluşumunu engeller.

İÇİNDEKİLER:

Reçine asiti, kolofan ve pinen içerir.

KULLANILIŞI:

Günde 1-2 damla bir şeker parçası üzerine damlatılarak alınır. saç diplere masaj yaparak kullanılır. 200 gr lık şampuana 20 damla damlatılarak kullanılır.

Böbrekte tahriş yaptığından böbrek rahatsızlığı olanlar içmemelidir.

MENEKŞE YAĞI

Cilt hastalıkları, egzama, dermatit ve uyuzda kullanılır.Mikrop kırıcıdır. saç dökülmesine karşı etkilidir. Kuru saçları nemlendirir. Parlaklık ve canlılık verir. Kozmetik endüstrisinde kullanılmaktadır.

İÇİNDEKİLER:

Tanen, saponinler, flavon glikozitleri, vialamin ve emetin içerir.

KULLANILIŞI:

Cilde masaj yapılarak saça friksiyon şeklinde kullanılır.

YASEMİN YAĞI

Romatizma ağrılarında, cilt besleyici temizleyici ve selülit giderici olarak kullanılır.

Kullanılışı

Haricen; cilde masaj şeklinde uygulanır.

Banyo İçin Bitkisel Esanslar

Defne uçucu yağı
Okaliptüs yağı
Ardıç yağı

Limon yağı
Rezene yağı
Bergamut yağı

Melissa yağı
Lavanta yağı
Gül yağı

Adaçayı yağı
Biberiye yağı

Banyo suyuna beş damla karıştırılır. Bu Su ile masaj yapıp yıkanır.

Saç Bakımı – Kuru ve Cansız Saçlar İçin

Badem yağı
Susam yağı
Defne gar yağı

Çörekotu yağı
Menekşe yağı
Zeytin yağı

Kekik yağı
Ceviz yağı
Hindistan Cevizi yağı

Karıştırılıp saç diplerine ve saça yedirilir. İstenildiği kadar bekletilip yıkanır. Haftada 2 defa yapılır.

Saç Bakımı – Yağlı ve Cansız Saçlar İçin

Portakal yağı
Çam Terebentin es.
Defne uçucu yağı

Biberiye yağı
Mersin yağı
Papatya yağı

Karıştırılıp saç diplerine ve saça yedirilir. İstenildiği kadar bekletilip yıkanır. Haftada 2 defa yapılır.

Bronzlaşma

Ceviz yağı
Kakao yağı
Kayısı yağı

Havuç yağı
Fındık yağı
Badem yağı

Birbirine karıştırılır, bütün vücuda sürülür. Güneşte bekletilir.

Cilt Bakımı İçin

Portakal yağı
Limon yağı
Kayısı yağı

Gül yağı
Buğday yağı
Papatya yağı

Havuç yağı
Jojoba yağı
Yasemin yağı

Islatılmış pamuğa 1 çay kaşığı dökülür. Losyon şeklinde cilde sürülür. 30 Dakika sonra ılık su ile yıkanır.

Selülit Tedavisi

Zambak yağı
Keten yağı
Ardıç yağı

Portakal yağı
Buğday yağı
Nane yağı

Susam yağı
Yasemin yağı
Anason yağı

Rezene yağı
Lavanta yağı
Limon yağı

Biberiye yağı
Jojoba yağı
Yosunlu sabun

Selülitli bölgeye iyi bir masaj yapılarak sürülür. 2 günde bir yapılmalıdır. 1-2 Saat sonra yıkanır.Hassas ciltler daha kısa bekletebilir. (Yosunlu sabunla yıkanır.)

Cilt Çatlakları

Kakao yağı
Gliserin yağı
Keten yağı

Badem yağı
Saf Zeytin yağı
Çörekotu yağı

Kantaron yağı
Kayısı yağı
Melissa yağı

Çatlayan kuruyan bölgeye masaj yapılarak yedirilir.

Masaj Yağları

Susam yağı
Alabalık yağı
Kekik yağı

Lavanta yağı
Nane yağı
Gliserin yağı

Ardıç yağı
Jojoba yağı
Biberiye yağı

Vücuda masaj yapmada kullanılır. Bütün vücut bu yağlarla ovulur.

Romatizma ve Ağrı Giderici Yağlar

Kekik yağı
Defne gar yağı
Alabalık yağı

Karanfil yağı
Pelesenk yağı
Susam yağı

Sarımsak yağı
Portakal yağı
Gliserin yağı

Çam Terebentin es.
Biberiye yağı
Okaliptüs yağı

Ağrıyan bölge önce kolonyalı mendil ile silinir. Sonra ağrı yağları iyice yedirilerek sürülür. Sıcak havlu ile sarılır. 2-3 saat sonra yıkanabilir.

Sinirsel Başağrısı (Migren)

Nane yağı
Pelesenk yağı
Papatya yağı

Kekik yağı
Lavanta yağı

Şakaklara ve Alın bölgesine yağlar su ile yada ıslak pamuğa dökülerek (seyreltilerek) masaj yapılır.


adaçayı yağı, bitkisel yağlar, bitkisel yağlardan cilt için tonik, buğday yağı, çam terebentin, ceviz yağı, cilt bakımında bitkisel yağlar, cilt için bitkisel yağlar, defbe yağı, kantaron yağı, masaj yağları, portakal yağı, romatizma için bitkisel yağlar, saç maskesi, selülit için bitkisel yağlar, şifalı yağlar, susam yağı, Bitkisel Yağlar ve Faydaları

Susam Yağının Faydaları şifalı yağlar, susam yağı, susam yağı cilt bakımı, susam yağı ile cilt maskesi, susam yağı saç bakımı, susam yağının faydaları, Susam Yağının Faydaları

Susam yağı cilt bakımında önemli bir yere sahiptir. Susam yağı içerisinde cilt için oldukça gerekli olan A, E ve B vitaminlerini barındırır.Susam Yağı içeriğindeki Omega 9 oranı ve antioksidanlardan dolayı ısıya, tere ve ışığa karşı dayanıklıdır.

Aynı zamanda Susam yağının içerisinde vucudu formda tutacak ve cildin zinde olmasını sağlayacak besamolin,sesamol ve sesamin antioksidanları bulunur.Susam yağı özellikle kuru ciltler için çok faydalıdır.Kansere neden olabilen hücresel hastalıkları önlemeye yardımcıdır. Susam tohumları potasyum, kalsiyum, fosfor, demir içerir.Bağışıklık sistemini güçlendirici etkisi vardır. Aynı zamanda bağırsak kanserine karşı koruyucu bir etkisi olduğu araştırmalar kanıtlanmıştır. Susam yağında beyin ve sinir hücreleri için yararlı olan lesitin bulunur.

Cildi mantar enfeksiyonlarına karşı korur.

Susam yağı saç bakımında da önemlidir. Saçları besler ve güçlendirir.

Susamın Besin Değeri (100 gr)

A vitamini: 15 İ.U.

Tiamin 1,07 mg;.

Niasin: 2.7 mg;.

Kalsiyum: 580 mg.

Potasyum: 360 mg.

Fosfor: 308 mg.

Demir: 5.2 mg.

Yağ: 24gm.

Karbonhidrat: 10 gram.

Protein: 9 gram.

Kalori: 280

Akapunktur İle Bölgesel Zayıflama Yöntemi Akapunktur, Akapunktur ile zayıflama, Akapunktur nedir, Akupunktur ile zayıflama tedavisi nasıl yapılır, Akupunktur tedavi yöntemiyle zayıflama nasıl başarılır?, Zayıflamak için vücuttaki akupunktur noktalarının seçimi nasıl yapılır, Akapunktur İle Bölgesel Zayıflama Yöntemi

Akupunktur ile bölgesel zayıflama: Akupunktur ve Çin alternatif tıbbı ile kilo verme incelme ve zayıflama yolları, incelme sırları denilince en bilinen ve kesin çözüm sunan yöntemlerden birisi de akupunktur terapisi ile zayıflama tedavisidir.

Zayıflama denilince akla ilk gelen şey kilo kontrolüdür. Kilo kontrolünün temelinde yatan şey ise, kilo almamayı başarmak veya zayıflamayı devam ettirebilmektir. Tabi zayıflama tek yönlü bir olay değildir. Diyet, egzersiz ve stres azaltma tekniklerinin bir arada kullanılması neticesinde kalıcı zayıflama hedefine ulaşabiliriz. İşte tam bu noktada çin tıbbının bir tedavi yöntemi olan aküpunktür tedavisi imdadımıza koşmaktadır. Çin de uygulanan akupresür tekniği ile hazmı kolaylaştırıcı egzersizler, stres azaltıcı tekniklerin başında gelmektedir.

Akupunktur tedavi yöntemiyle zayıflama nasıl başarılır?

Öncelikle bilinmesi gereken şey, akupunktur tedavisinin yardımcı bir zayıflama yöntemi olduğudur. Yoksa akupunktur tedavisi, başlı başına zayıflama ve incelme için bir çare, deva asla değildir. Ancak akupunktur tedavisinin sunduğu en önemli imkan, zayıflamak isteyen kişilerin yaşam tarzını değiştirmede oldukça kolaylaştırıcı bir etkisinin olmasıdır. Akupunktur yönteminin vücudu tam olarak hangi mekanizmayla etkilediği bilinmemektedir. Ancak akupunktur iğneleri yardımıyla vücudun değişik yerlerine batırılan metal iğneciklerin (zayıflama tedavisinde özellikle kulan çevresine uygulanır) Vücutta bir çeşit relaks etkisi doğurduğu ve bunun de stresi, depresyonu, aneksiyeteyi korkuyu ve endişeyi azaltmaktadır. Buda kişinin stres dolayısıyla kilo aldıran ve şişmanlatan yiyeceklere saldırmasına engel olmaktadır. Ayrıca akupunktur tedavisi ile endorfin salgılanması da sağlanmakta ve bu da vücudun metabolizmasını düzenlemektedir.

Akupunktur ile zayıflama tedavisi nasıl yapılır?

Öncelikle zayıflamak isteyen hastanın akupunktur uzmanı tarafından sıkı bir kontrolden geçirilerek kulak bölgesinde akupunktur uygulanacak hassas bölgelerin tespit edilmesi gerekmektedir. Ayrıca hastanın hazım ve sindirim sorunlarının geçmişi de ayrıntılı biçimde akupunktur uzmanınca bilinmesi gerekmektedir. bunun akabinde akupunktur uzmanı tarafından genel enerji durumunuz ve seviyeniz ölçülecek, dilinizdeki bazı sararmalar, soyulmalar, kurumlar, çatlaklar vb belirtiler aranarak mida ve karın bölgesi enerjiniz tespit edilecektir. Özellikle dil bölgesindeki sararmalar ve beyz lekeler, anormal sıcaklık ve soğumalar, aynı zamanda sindirim sorunlarının ve şişmanlatıcı bir takım rahatsızlıkların habercisidir.

Zayıflamak için vücuttaki akupunktur noktalarının seçimi nasıl yapılır?
Çin alternatif tıbbında zaten vücudun her noktasının değişik bir önemi vardır. Kulak çevresi ise genelde zayıflamak için akupunktur tedavisinde kullanılan ana bölgedir. Ancak son zamanlarda modern akupunktur tedavilerinde vücuttaki diğer bazı noktalar da bölgesel zayıflama ve incelme üzerine etkili olduğu anlaşılmıştır. Modern akupunktur ile zayıflama terapisinde kullanılan diğer vücut bölgeleri şunlardır.

Ağız – Bu bölgeden akupunktur olacak kişiler, çok konuşan, çok yiyen çok sigara içen, kısacası ağzı durmayan olarak tabir edilebilecek kişilerdir.
Karın – Tok karnına bile yemek yemekten zevk alan kişilere zayıflamak için uygulanan bir akupunktur bölgesidir
Göğüs bölgesi- müptela tabir edilen, çikolata, şekerleme gibi kilo aldıran ve şişmanlatan belirli başlı yiyeceklere düşkün kişilere uygulanan bir akupunktur yöntemidir.
Shenmen – Vücudun sakinleşme noktasıdır. Sinir stres vs sorunları olanlara uygulanır.
Endokrin – kilo almaya sebep olan vücuttan su kaybını engellemek için kullanılan bir akupunktur terapisi yöntemidir. Daha fazla su içilmesini sağlayarak kişinin zayıflama ve incelme sürecine girmesini sağlar.
Adrenal ve Yumurtalık – Menapoza giren bayanların şişmanlama ve kilo almasını engeller.
Dalak- şeker dengesizliği ve hormonal sorunlar yaşayan kişilere uygulanır.
Böbrek – Su kaybı, sinir sistemi rahatsızlıkları ve hormon sorunu olanlara uygulanır
Tiroid – metabolizma hızı yavaş olan kişilere uygulanır
Akupunktur pratisyeni, bu yukarıdaki noktalardan en az 2 sini veya fazlasını seçerek zayıflama terapisini uygular. akupunktur yöntemi ile zayıflama kadınlar kulübü formunuda tartışılmaktadır.

Akapunktur, Akapunktur ile zayıflama, Akapunktur nedir, Akupunktur ile zayıflama tedavisi nasıl yapılır, Akupunktur tedavi yöntemiyle zayıflama nasıl başarılır?, Zayıflamak için vücuttaki akupunktur noktalarının seçimi nasıl yapılır, Akapunktur İle Bölgesel Zayıflama Yöntemi

Akapunktur İle Bölgesel Zayıflama Yöntemi Akapunktur, Akapunktur ile zayıflama, Akapunktur nedir, Akupunktur ile zayıflama tedavisi nasıl yapılır, Akupunktur tedavi yöntemiyle zayıflama nasıl başarılır?, Zayıflamak için vücuttaki akupunktur noktalarının seçimi nasıl yapılır, Akapunktur İle Bölgesel Zayıflama Yöntemi

Akupunktur ile bölgesel zayıflama: Akupunktur ve Çin alternatif tıbbı ile kilo verme incelme ve zayıflama yolları, incelme sırları denilince en bilinen ve kesin çözüm sunan yöntemlerden birisi de akupunktur terapisi ile zayıflama tedavisidir.

Zayıflama denilince akla ilk gelen şey kilo kontrolüdür. Kilo kontrolünün temelinde yatan şey ise, kilo almamayı başarmak veya zayıflamayı devam ettirebilmektir. Tabi zayıflama tek yönlü bir olay değildir. Diyet, egzersiz ve stres azaltma tekniklerinin bir arada kullanılması neticesinde kalıcı zayıflama hedefine ulaşabiliriz. İşte tam bu noktada çin tıbbının bir tedavi yöntemi olan aküpunktür tedavisi imdadımıza koşmaktadır. Çin de uygulanan akupresür tekniği ile hazmı kolaylaştırıcı egzersizler, stres azaltıcı tekniklerin başında gelmektedir.

Akupunktur tedavi yöntemiyle zayıflama nasıl başarılır?

Öncelikle bilinmesi gereken şey, akupunktur tedavisinin yardımcı bir zayıflama yöntemi olduğudur. Yoksa akupunktur tedavisi, başlı başına zayıflama ve incelme için bir çare, deva asla değildir. Ancak akupunktur tedavisinin sunduğu en önemli imkan, zayıflamak isteyen kişilerin yaşam tarzını değiştirmede oldukça kolaylaştırıcı bir etkisinin olmasıdır. Akupunktur yönteminin vücudu tam olarak hangi mekanizmayla etkilediği bilinmemektedir. Ancak akupunktur iğneleri yardımıyla vücudun değişik yerlerine batırılan metal iğneciklerin (zayıflama tedavisinde özellikle kulan çevresine uygulanır) Vücutta bir çeşit relaks etkisi doğurduğu ve bunun de stresi, depresyonu, aneksiyeteyi korkuyu ve endişeyi azaltmaktadır. Buda kişinin stres dolayısıyla kilo aldıran ve şişmanlatan yiyeceklere saldırmasına engel olmaktadır. Ayrıca akupunktur tedavisi ile endorfin salgılanması da sağlanmakta ve bu da vücudun metabolizmasını düzenlemektedir.

Akupunktur ile zayıflama tedavisi nasıl yapılır?

Öncelikle zayıflamak isteyen hastanın akupunktur uzmanı tarafından sıkı bir kontrolden geçirilerek kulak bölgesinde akupunktur uygulanacak hassas bölgelerin tespit edilmesi gerekmektedir. Ayrıca hastanın hazım ve sindirim sorunlarının geçmişi de ayrıntılı biçimde akupunktur uzmanınca bilinmesi gerekmektedir. bunun akabinde akupunktur uzmanı tarafından genel enerji durumunuz ve seviyeniz ölçülecek, dilinizdeki bazı sararmalar, soyulmalar, kurumlar, çatlaklar vb belirtiler aranarak mida ve karın bölgesi enerjiniz tespit edilecektir. Özellikle dil bölgesindeki sararmalar ve beyz lekeler, anormal sıcaklık ve soğumalar, aynı zamanda sindirim sorunlarının ve şişmanlatıcı bir takım rahatsızlıkların habercisidir.

Zayıflamak için vücuttaki akupunktur noktalarının seçimi nasıl yapılır?
Çin alternatif tıbbında zaten vücudun her noktasının değişik bir önemi vardır. Kulak çevresi ise genelde zayıflamak için akupunktur tedavisinde kullanılan ana bölgedir. Ancak son zamanlarda modern akupunktur tedavilerinde vücuttaki diğer bazı noktalar da bölgesel zayıflama ve incelme üzerine etkili olduğu anlaşılmıştır. Modern akupunktur ile zayıflama terapisinde kullanılan diğer vücut bölgeleri şunlardır.

Ağız – Bu bölgeden akupunktur olacak kişiler, çok konuşan, çok yiyen çok sigara içen, kısacası ağzı durmayan olarak tabir edilebilecek kişilerdir.
Karın – Tok karnına bile yemek yemekten zevk alan kişilere zayıflamak için uygulanan bir akupunktur bölgesidir
Göğüs bölgesi- müptela tabir edilen, çikolata, şekerleme gibi kilo aldıran ve şişmanlatan belirli başlı yiyeceklere düşkün kişilere uygulanan bir akupunktur yöntemidir.
Shenmen – Vücudun sakinleşme noktasıdır. Sinir stres vs sorunları olanlara uygulanır.
Endokrin – kilo almaya sebep olan vücuttan su kaybını engellemek için kullanılan bir akupunktur terapisi yöntemidir. Daha fazla su içilmesini sağlayarak kişinin zayıflama ve incelme sürecine girmesini sağlar.
Adrenal ve Yumurtalık – Menapoza giren bayanların şişmanlama ve kilo almasını engeller.
Dalak- şeker dengesizliği ve hormonal sorunlar yaşayan kişilere uygulanır.
Böbrek – Su kaybı, sinir sistemi rahatsızlıkları ve hormon sorunu olanlara uygulanır
Tiroid – metabolizma hızı yavaş olan kişilere uygulanır
Akupunktur pratisyeni, bu yukarıdaki noktalardan en az 2 sini veya fazlasını seçerek zayıflama terapisini uygular. akupunktur yöntemi ile zayıflama kadınlar kulübü formunuda tartışılmaktadır.

Akapunktur, Akapunktur ile zayıflama, Akapunktur nedir, Akupunktur ile zayıflama tedavisi nasıl yapılır, Akupunktur tedavi yöntemiyle zayıflama nasıl başarılır?, Zayıflamak için vücuttaki akupunktur noktalarının seçimi nasıl yapılır, Akapunktur İle Bölgesel Zayıflama Yöntemi

Şifalı Taşlar Şifalı Taşlar Nelerdir, Şifalı Taşların Etkileri, Şifalı Taşların Faydaları, Şifalı Taşların Gücü, Şifalı Taşlar

Şifalı Taşlar

İnsanların ruh halleri ve bünyeleri üzerinde kozmik etkileri bulunan taşlar, hangi taşın hangi insana veya rahatsızlığa iyi geldiği ve burçlara göre şifalı taşları Bitkiseldiyet.com ekibi olarak araştırıp sizler için aşağıda listeledik.

Şifalı Taşlar geliştikleri süre içerisinde ortaya koydukları değişim ve dönüşümlere göre yaşamlarımızı etkileyebilirler.

Son zamanlarda hayatımızda neyin güncel ve mühim olduğunu araştırmamız gerekli. Belki şifalı taşlar arasında tanıdık bir taş bizi bekliyordur. Bu şifalı taşlardan birini yanımızda bir süre taşıyarak sonuçlarını gözlemlemeliyiz.

Şifalı taşlar, tıpkı tüm tümlı cansız varlıklar gibi, başlangıç – varoluş – yokoluş gibi ezeli ve ebedi olaylarla meydana gelmiş ve büyük kozmik döngü ve sıradan olayların uyumlulukla devam ettirdiği o büyük evrensel yasaya tabidir elbette.

Şifalı Taşlar – Yeşim Taşının Faydaları şifalı taşlar, şifalı taşlar yeşim taşı, yeşim taşı, Yeşim Taşı nedir, Yeşim Taşının faydaları, Şifalı Taşlar – Yeşim Taşının Faydaları

Yeşim taşı:
Bolluğun sembolu olan yeşim taşının, safra kesesi ve böbrek rahatsızlıklarına iyi geldiği söyleniyor. Korku ve endişe duygularına iyi geldiği söyleniyor. Toksin maddelerinin vücuttan atılmasını sağlıyor. Denge ve şifa verici etkileri var.
Yeşim Taşı Nedir, Yeşim Taşı Hakkında Bilgiler-
Binlerce yıl öncesinde bu yana Çinliler Yeşim taşını en değerli taşlardan biri yapmışlardır. Efsaneye göre büyük Çin Ejderinin yeryüzüne boşalttığı tohumların donmuş hali Yeşim taşınu oluşturmuştur. Günümüzde bile Çinli işadamları ellerinde Yeşimden tılsımlar taşırlar, bir işe başlamadan önce onu tutar, okşar ve ondan güç alırlar. Bu taşın hayvan biçiminde yontulmuşları bugün bile çok revaçtadır. Ayrıca Yeşim taşının akıl hastalıklarına, dahili hastalıklara, göz bozukluğuna ve kadınların adet ve doğum sancılarına iyi geldiğine de inanılmaktadır. Astrolojik olarak koç, boğa, ikizler, başak ve terazi burçlarınında taşıdır.

Şifalı Taşlar – Göktaşı Lapis lazuli Faydaları Göktaşı (Lapis lazuli), Göktaşı (Lapis lazuli) faydaları, Göktaşı (Lapis lazuri) Faydaları, göktaşı faydaları, göktaşı nedir, lapis lazuri taşı, Şifalı Taşlar – Göktaşı Lapis lazuli Faydaları

Lapis lazuri (Göktaşı):
Zihinsel açıklık ve berraklık veren bir taş olarak biliniyor. Hafızayı güçlendiren ve kişiye güven veren etkisi olduğu söyleniyor. İletişim yeteneğini güçlendirmede ve sosyal fobik durumlarda etkili. İskeleti kuvvetlendiriyor, tiroid bezlerini hareket geçiriyor ve tansiyonu dengeliyor.

Göktaşı olarak bilinen bu taş, depresyon ve başa çıkılamayan üzüntüler için kullanılıyor.
Doğadaki tasların arasında saf olmayan taslardan biri olan Lapis Lazuli, lazurit ve diğer mavi minerallerin bileşimidir. Bütün buna rağmen o dünyanın en değerli taslarından biri olma özelliklerinden bir şey kaybetmez.

Çok eski medeniyetlerce de bilinen Lapis Lazuli, bir zamanlar Misir Krali Tutankamon’un mezarını süslerdi.

Bu tas her zaman mavidir, ancak rengin yoğunluğu çıkarıldıkları bölgelere göre farklılıklar gösterir.

Gece Taşı ya da Gerçek Taşı olarak da adlandırılan Lapis Lazuli, renginden dolayı göklerin sembolü olarak kabul edilir. İsim anlamı da “Göklerin Taşı” anlamını içermektedir.

Küçük çocukları korkularından ve solunum yolu hastalıklarından uzak tuttuğu için çocuk taşı da denir. İskeleti kuvvetlendirir, tiroid bezlerini harekete geçirir. Tansiyon ve kaygıyı azaltıcı, canlandırıcı etkisi vardır. Zihinsel açıklık ve aydınlanma için kullanılır.

Yaratıcı ifade, fiziksel yetenekler ve iletişim yeteneğini kuvvetlendirir.

Terazi, yay ve balık burçlarının taşı olarak bilinir.

Göktaşı (Lapis lazuli), Göktaşı (Lapis lazuli) faydaları, Göktaşı (Lapis lazuri) Faydaları, göktaşı faydaları, göktaşı nedir, lapis lazuri taşı, Şifalı Taşlar – Göktaşı Lapis lazuli Faydaları

Aromaterapi – Koku İle Terapi alternatif tıp, Aromaterapi, Aromaterapinin başlıca kullanıldığı rahatsızlıklar, doğal terapiler, Egzamaya aromaterapi, kokunun iyileştirici gücünden yararlanma, Romatizma hastalıklarına aromaterapi, Aromaterapi – Koku İle Terapi

Aromaterapi: Kokunun iyileştirici gücü

Uzmanlar ”kokunun iyileştirici gücünden yararlanma” gücü olarak gördükleri aromaterapiyi yüzyıllardır birçok fiziksel ve psikolojik rahatsızlığa çare olarak görmüşlerdir. Geçmişten gelen reçeteler halen değerli hazineler gibi saklanmaktadır. Köklerini Hindistan ve Çin uygarlıklarında görebiliriz. Mısırlılar ise aromatik yağlarını mumyalamada ve ayinlerde kullanmışlardır.

Aromaterapi, bitkisel öz yağların kimyasal yapısı ve enerjilerinden faydalanan ve masaj, teneffüs ( buğu) , kompres, banyo ve diğer yollarla uygulanmasını içeren, sağlık ve güzelliği destekleyen doğal bir terapidir.

Şifa kaynağı olarak bilinen aromaterapide, bitkilerden buharla damıtma ve sıkma yöntemiyle çıkarılan öz yağlarla çiçeklerin ve ağaçların tedavi edici özelliklerinden faydalanılır.

Ancak aromaterapide kullanılan yağlar yüksek konsantrasyonda bulunurlar. Bu yüzden kullanımları için seyreltilmeleri gerekmektedir. Örneğin lavanta yağı yüksek konsantrasyonda cildi tahriş edebilir ve yakıcı özelliğe sahiptir.

Öte yandan aromaterapiyle ilgilenen uzmanlar aromaterapinin en etkili uygulama şeklinin masaj olduğunu belirtiyorlar. Aromatik yağlar, yapılan masaj sırasında en iyi biçimde vücuda nüfuz edebiliyor. Ayrıca masaj sırasında inhalasyon yani teneffüs etme, kompres gibi diğer yöntemlerden de faydalanılıyor.

İşte aromaterapinin uygulama yollarından bazıları;
•Masaj yoluyla: Masajın iyileştirici ve dinlendirici özelliği sayesinde insanlar rahatlatılır ve böylece bitkisel öz yağlar sisteme daha çabuk girerek emilim gerçekleşir.
•Kompres yoluyla: Ilık veya sıcak su içine damlatılan yağların bezler yardımı ile vücuda kompres edilmesi sonucu gerçekleşir.
•Teneffüs/Buğu yoluyla: Bu yol yağların nemlendirici cihazların haznesine konulan yağların solunması ile gerçekleşir.
•Banyo yoluyla:
•Mekanın kokulandırılmasıyla
•Ağız çalkalama suyu veya gargara olarak

Aromaterapinin başlıca kullanıldığı rahatsızlıklar
•Bel ve sırt ağrıları
•Selülit ve kilo problemleri.
•Burkulma ve incinmeler
•Egzama,
•Dermatolojik hastalıklar (kaşıntı, döküntü)
•Vücut gerginlikleri ( huzursuzluk)
•Uykusuzluk,
•Kadın hastalıkları ( menopoz vs)
•Solunum sistemi hastalıkları (bronşit)
•Sindirim sistemi hastalıkları (hazımsızlık, kabızlık)
•Romatizma hastalıkları

Aromaterapi sırasında dikkat edilecek noktalar kısaca şöyle;
Aromaterapi yağların kalp ritmini arttırabileceği, tansiyonu yükseltip/azaltabileceği, kadınlarda adet kanamasını arttırabileceği, düşüklere sebebiyet verebileceği ve daha pek çok özelliği göz önünde bulundurulduğunda, aromaterapinin sadece bilinçli bir şekilde kullanımı öngörülebilir. Konunun uzmanı tarafından yapılması gerektiği unutulmamalıdır. Özellikle hamilelik sürecinde ve çocuklara karşı çok dikkatli kullanılmalıdır. Aromaterapi yağları ağız yoluyla alınmamalıdır. Astım ve benzeri rahatsızlıkları olanlar tarafından aromaterapi solunum yoluyla uygulanmamalıdır. Bitkisel yağlar çocukların erişiminden uzak, kilit altında muhafaza edilmeli ve kesinlikle ağız yoluyla alınmamalıdırlar. Sara/epilepsi rahatsızlığı bulunan kişilerde aromaterapi yağları kullanılmamalıdır. Bazı yağlar oldukça tahriş edici olabildiğinden cilde yönelik uygulamalarda dikkatli olunmalıdır. Herhangi bir ilaç kullanım süresince aromaterapi yağ kullanılmamalıdır. Zira, aromaterapi yağlar kullanılan ilacın etkilerini yok edici veya arttırıcı etki gösterebilirler.

Konunun uzmanı biri tarafından uygulandığında destekleyici tedavi şekli olan aromaterapi, bazı bitki türlerinin yağlarının oldukça zehirli olduğu gerçeği göz önüne alındığında, bilinçsizce yapılması istenmeyen sonuçlara yol açabilecek bir yöntem.

alternatif tıp, Aromaterapi, Aromaterapinin başlıca kullanıldığı rahatsızlıklar, doğal terapiler, Egzamaya aromaterapi, kokunun iyileştirici gücünden yararlanma, Romatizma hastalıklarına aromaterapi, Aromaterapi – Koku İle Terapi

Alternatif Terapiler – Homeopati Nedir alternatif terapiler, alternatif tıp, Benzerin benzerini iyileştirmesi, Benzerin benzerini iyileştirmesi teorisi, Benzerin benzerini iyileştirmesi teorisi nedir, doğal tedaviler, doğal terapiler, Dr. Samuel Hahneman, Dr. Samuel Hahneman Homeopati, Homeopati, Homeopati nasıl etkili olur, Homeopati ne için kullanılır, Homeopati nedir, Homeopati nerede kullanılır, homeopatik tedaviler, Alternatif Terapiler – Homeopati Nedir

Homeopati: Benzerin benzerini iyileştirmesi
Saman nezlesinden irritabl barsak sendromuna birçok hastalıkta son zamanlarda homeopatik tedaviler gündeme geldiler. İşte bu konuda tüm bilmek istedikleriniz:
Homeopati nedir?
Homeopati doğanın tedavi yasasına göre geliştirilmiş bir alternatif tedavi şeklidir. Bu tedavi şekline aynı zamanda “benzerin benzerini iyileştirmesi” adı verilmiştir. Sağlıklı kişilerde hastalık belirtileri oluşturabilecek ufak dozlarda maddeler hasta kişilerdeki aynı belirtileri tedavi etmek için kullanılırlar. Uygulama şekli 2500’e yakın doğal maddenin değişik solüsyonlarının farklı aralıklarda hastaya verilmesi şeklindedir.
Teorisi ve tarihi gelişmesi
Benzerin benzerini iyileştirmesi teorisi eski yunan uygarlığına kadar dayanır. 19. yüzyılın başlarında alman bilimadamı Dr. Samuel Hahneman tarafından gözden geçirilmiş ve o zamanlar uygulanmakta olan vahşi sayılabilecek tıbbi uygulamaların karşısına daha insancıl ve etkin bir şekilde tedavi ile çıkmıştır.
Homeopatide hastalığın oluşma nedeni beden ile zihin etkilenişimin hastalanması ile tüm organizmanın rahatsızlanmasıdır. Organlar hastalık nedeni değildirler. İç seviyenin ya da yaşam gücünün rahatsızlığı hastalık nedenidir. Onun için homeopatide hasta olan organa ilaç vermek yerine kişinin o hastalığına neden olan şeye ilaç verilir.
Ne için kullanılır?
Gribal şikayetler, gaz, menstrüasyon öncesi ağrılar, çocuklarda olan soğuk algınlığı, ateş, öksürük, bronşit, astım ve daha birçok hastalık için homeopati kullanılmaktadır. Homeopati ameliyata karşı değildir ama modern tıbbın bazen ameliyat önerdiği vakalarda uygulanabilir. Örneğin; ses telleri bezeleri, basur, kronik kulak akıntısı, böbrek ve safra taşları, siğil.
Nasıl etkili olur?
Homeopati teorisine göre doğal maddelerden hazırlanır ve bedenin kendini iyileştirme gücünü hareketlendirir. Homeopati sisteminde ilaçların dinamik iyileştirme gücü işe yarar. Tam etki mekanizması ise kesin olarak bilinmemektedir. Kullanılan bazı maddeler o kadar dilue edilirler ki son şeklinde orjinal maddeye eser oranlarda bile rastlanamayabilir. Bu sebepten birçok bilim insanı homeopatik tedavi maddelerinin hiçbir etkisi olmadığını ve iyileşmenin ‘plasebo etkisi’ sebebiyle olduğunu savunmaktadır.
Süreç
Homeopatinin ilk muayenesi ayrıntılı bir sorgulamayı içerir ve bir-iki saat sürer. Terapist hastadan aldığı bilgilere göre kişinin yapısal tipine karar verir ve kullanılacak ilacı seçer. Bu ilaçlar ufak tablet, hap, granül ya da sıvı formda olabilir. Homeopatik ilaçlar yemeklerden yarım saat önce alınır. Kahve, çay, naneli yiyecekler hatta naneli diş macunları homeopatik ilaçların etkilerini değiştirebileceklerinden dolayı kullanılmazlar. Homeopatik ilaçlar genellikle kısa süreler için kullanılırlar ve iyileşme başlamadan önce kendinizi biraz daha kötü hissetmenize sebep olurlar. Bu ‘iyileşme krizi’ vücudun kendini yeniden ayarlamasının bir belirtisi olarak kabul edilir. Kullanılan ilacın doğru ve uygun dozda olup olmadığının anlaşılması için bir kaç kontrol muayenesi gerekebilir. Bir kaç gün içerisinde tedavinin faydalarının görülmesi gerekir. Tedaviye eşlik edecek diyet ve hayat tarzı değişiklikleri de önerilebilir.

alternatif terapiler, alternatif tıp, Benzerin benzerini iyileştirmesi, Benzerin benzerini iyileştirmesi teorisi, Benzerin benzerini iyileştirmesi teorisi nedir, doğal tedaviler, doğal terapiler, Dr. Samuel Hahneman, Dr. Samuel Hahneman Homeopati, Homeopati, Homeopati nasıl etkili olur, Homeopati ne için kullanılır, Homeopati nedir, Homeopati nerede kullanılır, homeopatik tedaviler, Alternatif Terapiler – Homeopati Nedir

30 Haziran 2011 Perşembe

Denizcilik ve kabotaj bayramı google logosu (doodle) 1 Temmuz Cuma 2011

Denizcilik ve kabotaj bayramı google logosu (doodle) 1 Temmuz.Denizcilik ve kabotaj bayramı google logosu (doodle) 1 Temmuz'da her yıl kutlanır. Denizcilik ve kabotaj bayramı için google büyük jest yaptı. Denizcilik ve kabotaj bayramı google logosu burada! Denizcilik ve kabotaj bayramı için tıklayınız. Denizcilik ve kabotaj bayramı hakkında tüm bilgiler Denizcilik ve kabotaj bayramı kutlu olsun. Denizcilik ve kabotaj bayramı Samsun Valisi Hüseyin Aksoy neler söyledi? İşte Denizcilik ve kabotaj bayramı hakkında tüm bilgiler...
Denizcilik ve kabotaj bayramı google logosu (doodle) 1 Temmuz'da her yıl kutlanır. Denizcilik ve kabotaj bayramı için google büyük jest yaptı. Denizcilik ve kabotaj bayramı google logosu burada! Denizcilik ve kabotaj bayramı için tıklayınız. Denizcilik ve kabotaj bayramı hakkında tüm bilgiler ankarahaber.com'da Denizcilik ve kabotaj bayramı kutlu olsun. Denizcilik ve kabotaj bayramı Samsun Valisi Hüseyin Aksoy neler söyledi? İşte Denizcilik ve kabotaj bayramı hakkında tüm bilgiler... Logo hakkında tüm bilgiler için logoyu tıklayınız...

Samsun Valisi Hüseyin Aksoy, Denizcilik ve Kabotaj Bayramı'nın 85. yıl dönümünü yayınladığı bir mesajla kutladı.
Bu anlamlı günde tüm şehitleri bir kez daha minnet ve saygıyla andığını belirten Aksoy, “Başta denizcilerimiz olmak üzere tüm halkımızın Denizcilik ve Kabotaj Bayramı’nı kutlar, saygılar sunarım.” dedi.
Vali Aksoy, yazılı olarak yaptığı kutlama mesajında, 1 Temmuz 1926'da yürürlüğe giren Kabotaj Kanunu ile Türkiye'nin kendi karasularında egemenlik ve bağımsızlığını ilan etmesiyle birlikte Türk Ulusu’nun denizde de büyük bir zafer kazanmasının 85. yılını kutlamanın bir kez daha mutluluğunu yaşadıklarını söyledi. Bir deniz ülkesi olarak, denizciliğe gereken önem ve önceliğin verilmesinin küreselleşen dünyada ulusal bir zorunluluk haline geldiğini belirten Vali Aksoy şöyle devam etti:
"Bugün bizlere düşen görev denizciliğimizi gelecek nesillere daha gelişmiş bir halde bırakmamızı sağlayacak çalışmalar yapmak ve projeler üretmektir. Denizcilik bir kültür işidir, bir yaşam kaynağıdır. Denizciler geçmiş tarihi kültürlerini bilerek ve bu kültürü geliştirerek çok daha önemli noktalara geleceklerdir. Üç tarafı denizlerle çevrili olan ülkemizde oldukça önemli olan denizcilik sektörümüz, balıkçılık ve taşımacılık yanında, gemi inşa ve yan sanayisini harekete geçiren, yatçılık ve kıyı tesisleriyle turizmi destekleyen ve ülke savunmasında vazgeçilemeyen bir sektördür.
Denizcilik ve kabotaj bayramı google logosu (doodle) 1 Temmuz
Bir devletin, kendi limanları arasında deniz ticareti konusunda tanıdığı ayrıcalık. Bu ayrıcalıktan yalnızca yurttaşlarının yararlanması, millî ekonomiye önemli bir katkı sağlayacağından, devletler yabancı bandıralı gemilere kabotaj yasağı koyma yoluna gitmişlerdir. Bazı uluslar arası sözleşmelerde de kabotaj yasağı koyma yetkisine ilişkin hükümler yer alır.
Osmanlı Devleti’nin kapitülâsyonlar çerçevesinde yabancı ülke gemilerine tanıdığı kabotaj ayrıcalığı, Lozan Barış Antlaşması’yla 1923 yılında kaldırıldı. 17 Nisan 1926 tarihinde de kabul edildi. Kabotaj Kanunu 1 Temmuz 1926′da yürürlüğe girdi. Bu yasaya göre, akarsularda, göllerde, Marmara denizi ile boğazlarda, bütün kara sularda ve kara sular içinde kalan körfez, liman, koy ve benzeri yerlerde, makine, yelken ve kürekle hareket eden araçları bulundurma; bunlarla mal ve yolcu taşıma hakkı Türk yurttaşlarına verildi. Ayrıca; dalgıçlık, kılavuzluk, kaptanlık, çarkçılık, tayfalık ve benzeri mesleklerin Türk yurttaşlarınca yerine getirilebileceği belirtildi. Yabancı gemilerin yalnız Türk limanlarıyla yabancı ülkelerin limanları arasında insan ve yük taşıyabileceği kabul edildi.
Fransızca kökenli bir kelime olan Kabotaj bir devletin kendi limanları arasında yolcu ve yük taşıma hakkı demektir. Türkiye'de 1 Temmuz Kabotaj bayramı olarak kutlanır.


Denizcilik ve kabotaj bayramı
Bir devletin, kendi limanları arasında deniz ticareti konusunda tanıdığı ayrıcalık. Bu ayrıcalıktan yalnızca yurttaşlarının yararlanması, millî ekonomiye önemli bir katkı sağlayacağından, devletler yabancı bandıralı gemilere kabotaj yasağı koyma yoluna gitmişlerdir. Bazı uluslar arası sözleşmelerde de kabotaj yasağı koyma yetkisine ilişkin hükümler yer alır.
Osmanlı Devleti’nin kapitülâsyonlar çerçevesinde yabancı ülke gemilerine tanıdığı kabotaj ayrıcalığı, Lozan Barış Antlaşması’yla 1923 yılında kaldırıldı. 17 Nisan 1926 tarihinde de kabul edildi. Kabotaj Kanunu 1 Temmuz 1926′da yürürlüğe girdi. Bu yasaya göre, akarsularda, göllerde, Marmara denizi ile boğazlarda, bütün kara sularda ve kara sular içinde kalan körfez, liman, koy ve benzeri yerlerde, makine, yelken ve kürekle hareket eden araçları bulundurma; bunlarla mal ve yolcu taşıma hakkı Türk yurttaşlarına verildi. Ayrıca; dalgıçlık, kılavuzluk, kaptanlık, çarkçılık, tayfalık ve benzeri mesleklerin Türk yurttaşlarınca yerine getirilebileceği belirtildi. Yabancı gemilerin yalnız Türk limanlarıyla yabancı ülkelerin limanları arasında insan ve yük taşıyabileceği kabul edildi.
Fransızca kökenli bir kelime olan Kabotaj


Denizcilik ve kabotaj bayramı
Denizcilik ve kabotaj bayramı
Denizcilik ve kabotaj bayramı
Denizcilik ve kabotaj bayramı
Denizcilik ve kabotaj bayramı
Denizcilik ve kabotaj bayramı
Denizcilik ve kabotaj bayramı

bayramı, Denizcilik, kabotaj, google logosu (doodle)Denizcilik ve kabotaj bayramı için google büyük jest yaptı. Denizcilik ve kabotaj bayramı google logosu burada! Denizcilik ve kabotaj bayramı için tıklayınız. Denizcilik ve kabotaj bayramı hakkında tüm bilgiler Denizcilik ve kabotaj bayramı kutlu olsun. Denizcilik ve kabotaj bayramı Samsun, Valisi Hüseyin ,İşte Denizcilik ve ,kabotaj bayramı 

e Devlet e Devlet google plus e devlet e devlet google+ glus google google+